Monday, October 7, 2013

icimden sayiyorum: bir, iki, uc.

Sidika'yi yolcu ettigimizin ertesi gunu toplantiyi onsuz yaptik. Manzara buydu! 
Sonbahar'la alip veremedigim yoktu. Herkes sonbahar geldi, depresyona girdim, fenalik gecirecegim, ay cok bunaldim gibi seylere dertlenip ic gecirirken hic dertlenmezdim ben. Severim havalar sogusun, ustumuze kalin seyler giyelim, sicak cay icelim. Aklima kotu seyler gelmezdi. Ta ki butun gidenler sonbahar'da gitmeyi tercih edeli beri. Hersey degisti!

Illa bir mevsime guceneceksem ilkbahar olsaydi, daha iyiydi. Ilkbahar'i pek sevmem ben. Cicekler tomurcuklanir, insanin kalbinde tuhaf bir agirlik, heyecan, carpinti. Ben de mi tomrucuklanmaliyim, cosmaliyim? bir turlu anlayamam. Ayaklarim bas olur, tuhaf bir taskinlik beraberinde. Konsantrasyon zayiflar. Acayip bir enerji tasmasi hali. 

sasirma sakin yolunu! Kas konseri donus yolu. 
Gecen sonbahar gidenlerle dolu bir sonbahar oldu. Sevimsizdi. Bu sonbahar da cok sevdigim, beraber calismaktan cok hoslandigim ve bunu soylemeye firsat bile bulamadan kaybettigim bir arkadasim var, Sidika Goztok. 29 yasinda kalp krizinden hop diye toparladi gitti. Aniden. Toplantimiz vardi cenazesine gittik o gun. Eposta'lara imzasini S.G. diye atardi benim gibi. Henuz silemedim yazismalarimizi. Hayatima girdiginden beri o kadar rahatlamisti ki islerim, ben rahatligim icinde bir suru proje uretebilmistim. Heyecanliydim yeni sezon icin. Hayal dunyami gerceklestirebilecek bir ekibim olmustu en sonunda (galiba). Muthis agir bir uzuntu olarak yasadik aniden gidisini. Fakat arkasindan apar topar bir suru konserim oldu, uzuntumle yuzlesemedim olmasi gerektigi gibi. Torino'dan donerken daha ucakta "yeter artik ben kendimi daha fazla tutamayacagim" diyerekten geldi dayandi gozpinarlarimin kapisina. Actim ben de kapiyi. Sonra bir hafta kadar toparlayamadim. "Hediye alacaktim, tesekkur edecektim, yapamadim" diye loop'a girdim. Icimden "hicbir seyi bir daha geciktirme Selen, aklina geldigi anda yap, duygun varsa yasa, geciktirme" gibi hisler, dusunceler gecip duruyordu. Oyle de oldu! Eylul ayi amorf bir sekilde gecti gitti. 

Oysa gidenler gidiyor. Tutamiyorsun gidecegi varsa. 

sabah donus yolu. don dolas selen...
Tutuklasti sonbahar'lar benim icin. Boyle dusunup bozmak istemiyorum iliskimi sonbahar'la ama gelecegi olan da varsa gelemiyor. Ayni sekilde benim gidecegim varsa da ayaklarima agirliklar baglaniyor. Ne acayip? Oyle bakisiyoruz karsilikli gelemeyen/gidemeyen. Eylemsizlik beni oldurur. Hareket edelim. Ne olacaksa gorelim, yasayalim, anlayalim. Once eylem insaniyim. Basimi da turlu turlu belaya sokuyorum bu sebepten. Ama vazgecmek niyetim yok boyle yasamaktan. Yasayacaksan duseceksin de kalkacaksin da bu hayatta. Defalarca da olsa boyle. Eylemsizlik daha yorucu benim icin. "Bir duramiyorsun yerinde" diye sikayet eden insan dolu etrafimda. Takma adlar pesimden, "atom karinca" filan. 
Anlamiyorum. Duracagim da ne olacak? Dunya duruyor mu? 

Annem bir tablosunun ismini "acelem var, cikmam lazim, gec kaldim" koymustu benden esinlenerek :)

Ama bazen de bir durmam gerekiyor. Kimse olmadan etrafimda. Yaratacagim zamanlar. O zaman da kafam durmuyor. Eylemsizlik hali degil yani. Tam tersi tum diger eylemler aslinda o an icin var. Eylemlerin en buyugu. 

Yaz kizim! Ne varsa icinde dokul. Yazi yaz, muzik yaz... Yaz da yaz.

Yaz. Dusun. Sil. Dusun. 

Sonbahar'i Ilkbahar'i yok bu eylemin hem. Her daim yapabiliyorum. Lutfen sonbahar oraya da bulasma(sin). Bulasma. Boyle iyiyiz biz kendi kendimize yaz ciz dunyasinda. His/dusunce dunyamizda. 

...yeni seyler soylemek lazim (simdi).

No comments: