Saturday, December 31, 2011

SQ 26 Singapore Airlines ile New York’a


Cok mutluyum! Neyse ki bir Turkiye’li olarak utanmayarak gecirmem gereken herhangi bir gunum olmuyor! New York’a gidisim Ocak’ta olacak bari en ucuz bileti bulayim gideyim dedim. O da Lufthansa’nin Frankfurt aktarmali 30 Aralik ucagina denk geldi. Aktarma transfer suresi 1 saat 45 dakika. Ben aslinda Amerika’ya aktarmayla gitmeyi seven birisiyim. Ayagim yere deyince bir sey farkediyor zannediyorum. Hava aslinda ayni hava (klima) ama olsun. Yanilsama da olsa icim rahat ediyor. Ama 2 saatin altindaki transfer suresi beni geriyor cok fena. Aktarma az, Frankfurt havaalani dev gibi bir yer, 30’u tuhaf bir tarih ama dedim inanilmaz fiyat farki var, ben bu bileti alayim!
30’u geldi sakin sakin havaalanina gittim. Check in zaten onceden yapabildim. Bazen izin vermiyorlar ucus olunca ABD’ye. Lufthansa rahat. Bavulu verdim, Ataturk havalimani kalabalik degil, tam tersi uzun zamandan beri gordugum en sakin gununu yasiyor. Hayret. 1 saat ekstra vaktim var takildim sagda solda. Sonra  Lufthansa Frankfurt ucagi gec indi, cok yogun trafik varmis Istanbul ustunde, 15 dakika volta atmislar. Cok ucan bilir son iki senedir ucaklar Istanbul’a geliyor da bazen bir turlu inemiyor bu sebepten. Bogazi goruyoruz, Karadeniz’i filan, geziyoruz da geziyoruz. Havaalani yetmiyor dediler ama hala tum ucaklar Ataturk’ten kalkip iniyor Sabiha Gokcen daha rahat. Neyse Almanlar sok edici bir hizla ucagi bosaltip temizleyip bizi iceri aldilar. Cidden inanilir bir sey degil olan. Ucak 13.55’ti, 14.00’da biz inisteki gecikmeye ragmen gitmeye hazirdik. Sonra ne oldu? Kaptan anons yapti sevgili yolcularimiz kalkamiyoruz cunku onumuzde 20’den fazla ucak var! Oh Noooo’lar filan havada ucusur zannedersiniz, yooo herkes sakin. Bir saat ucagin icinde anons olmadan bekledik. Sonraki yarim saatte onumuzde hala 6 ucak var dediler, ve bir bucuk saatlik gecikme ile kalktik. Ucakta her milletten insan var. Yani 30 Aralik gunu nasil olabilirse oyle. Hic kimse Frankfurt’a gitmiyor tabii ki herkesin aktarmasi var oradan. Hepimiz ucaklarimizi kacirdik! Yasasin Turkiye, yasasin organizasyon yetenegi! Yasasin dunyanin en hizli buyuyen ekonomisi!
Bu bakkal kafasi beni oldurecek. Surekli dunyanin en hizla buyuyen ekonomisiyiz, 29 Milyon genc insane 30 yasinin altinda falanlar filanlar. Ben anlamiyorum bu hesabi. O gun belli ki yogunluk var, yilbasi oncesi. Senin elinde degil mi kardesim diger sirketlere ‘ekstra ucus koyamazsin yogunluk var’ demek, engellemek? Boyle bir duruma nasil izin verilir anlamadim? Herkes gelsin diye bu kadar da kucak acmak olmaz ki para para diye. Sonra boylelerine ne derler malumunuz? Ote yandan bir gun once devlet gitmis 35 kisiyi oldurmus yanlislikla, cok pardon demis, yanlis kaza demis. Acimiz buyuk demis! Sagolsunlar. Bundan buyuk utanc olmaz o baska konu. Bu benim kisisel utancim. Yoksa buyuk travmalar geleneksel olarak devam ediyor tabii! Surekli acilar icindeler. Ya Biz?
Lufthansa daha havadayken herkesin ucagina care buldu. Ben boyle bir sey gormedim. Herkesi daha inmeden bir yerlere yerlestirmislerdi. Anons yaptilar tek tek gezip sorulari cevapladilar. Ben biraz uzuldum NY’ta zamaninda olmak benim icin onemliydi ama sakin karsiladim. Ucagin icinde ne olacagini bilmeden beklemek daha buyuk sorundu cunku. Hic degilse ne olacagi belli. Bir kuruma guvenmek ne harika bir duygu. Ben Turkiye’ye dilersem ancak boyle bir guven duygusu diliyorum top yekun! Indigimizde transfer masasindan oraya buraya yolladilar ama cozum belli. Otele gidecegim kalacagim ertesi sabah erkenden Singapore Airlines ile JFK’e. Herkes cok kibar, cok yardimci. Otel fena degil. Singapore Airlines ise muazzam!
Daha ucaga bindim, bir baktim uyarmama ragmen beni ara koltuga koymuslar. Eyvah! Hemen bir hostes ile konustum, “klostrofobigim 9 saat boyle ucamam bir yanlislik olmus” dedim. Bizde olacak sudur, “siz oturun simdi, kalkmadan once size bos yer varsa ayarlariz” derler. Hemen hostes eline numarayi alip kosarak digerine gitti, o kosarak baskasina gitti, birisi elinde kagitlarla geldi, beni koridor basina oturttular. Daha da insanlar giriyordu ucaga yani aslinda herkes mesgul. Kimse sana ayak bagi oluyorsun muamelesi yapmiyor. Bana Singapore Airlines ile ucuracagiz sizi dediklerinde iyi bir sey olabilecegini tahmin etmistim ama aklimin ucundan gecmemisti bu kadar harika olacaklari. Gerci Maki (1101) meraklisi hemen bakmisti, ‘cok iyi seyler soylenmis haklarinda ve pahali bir ucakmis ben baktim’ dedi =) icimi rahatlatti. Yemekler ve servis muthis. Ucak genis, ferah, rahat. Ve Beyler, Bayanlar hostesler muthis guzel ve bakimli! Daha ne olsun.
“THY super bence ben baska bir havayolu ile ucmayi tercih etmiyorum” diyen arkadaslara duyurum, bir Singapore Airlines denesinler. Ben de cokca tercih ediyorum THY ile ucmayi ama hala ogrenecekleri cok sey var bence. Bu deneyimden sonra Singapore’ a da gitmek istiyor insan. Benden soylemesi.

Wednesday, December 21, 2011

Merhaba Uzaylı. Biz dostuz.


Bir suru sey soylemek istiyorum ama soyleyemiyorum. Bu yeni bir durum benim icin. Iyi degil derler icinde tutmak zaten sanirim kulagim da ondan ötüyor.
Bu ara cok kulagim ötüyor. Tinnitus'tan muzdarip... Italya'da basladi bir ay kadar once ama Istanbul'da cok daha kotu oldu. Ozellikle geceleri dayanilmaz oluyor. Bir sey duyuyormusum gibi icerden kulagim bazen sisiyor. Yani tahminen sismiyor ama ben sisiyormus ici gibi hissediyorum. Eskiden sag kulagim cok vinliyordu (boyle anlatabiliyorum. Ötmüyor da vinliyor gibi...). Uyuyamadim aylarca muzigi birakma noktasina geldim. Sonra bir donem tamamen yok oldu ortaliktan. Ara ara ortaya cikiyordu ama geciyordu. Bu sefer de oyle olacak zannettim. Kaliciymis.

Soyleyememe durumu cok kotu. Ben icinden geleni soyleyen birisi olarak bilinirim ama bu aralar biraz vazgectim. Uzun bir suredir kimse beni duymuyormus gibi geliyor. Sanki karsimdaki insanlara soylediklerim bir soz filtresinden geciyor ve o insanlarin duymak istedikleri gibi duyuluyor. Israrla soyledim, olmadi, islemedi. Gecen gun bir doktor (akupunktur uzmani) "uzaydan mi geldiniz? nabziniz cok tuhaf" dedi.  Ben de dusundum, iste sebep bu olmali. Baska dillerden konusuyoruz aslinda galiba. Tutarli olmaya calisiyorum, ayni tavirda sabit kalmaya calisiyorum. Karisik mesajlar vermemeye calisiyorum. Olmadi olmadi. Ben de vazgectim. Artik anlatmaya calismiyorum. Basimi salliyorum evet, hayir diye. Ama isin fenasi icimden konusmaya devam ediyorum. "Olur mu canim oyle sey? Aslinda sen de soyle boyle..." yerine Hı Hı.. diyip bas salliyorum. Hmmm...evet, tamam. Yaa, oyle mi?... Anlatsam ne degisecek ki diye hissetmek ne acayip bir durummus. 

Birisi beni duyarsa bir gun sakince yanina oturup anlatacagim. Boyleyken boyle diyecegim.

Ben Joni Mitchell'in 'A Case Of You'sunu paylastiktan cok kisa bir sure sonra James Blake kendi yaptigi cover halini paylasti. Madem oyle dedim ben de buraya ekleyeyim.



Orijinali burada: