Thursday, January 8, 2015

Bestecinin kadını olur mu?

Bir süredir birlikte çalıştığım İtalyan kadın besteciler vakfı Donne in Musica ile birlikte Türkiye'de Müzik Üreten Kadınlar konulu bir kitap hazırlamaya çalışıyoruz. İstanbul Bilgi  Üniversitesi yayınlarından çıkacak 2015'te. İçinde Osmanlı dönemi hakkında ciddi çalışmaları olan Şehvar Beşiroğlu'nun da yazısı ve katkıları olacak. Konu hakkında Türkiye'den çıkmış kapsamlı ilk yayın olacağını umuyoruz. Çünkü zaten yok! Fikir de İtalyanlardan geldi. O kadar çok bastırdılar ki mecburen yazıyoruz. Bize kalsa bu umutsuzluk düzeninde daha da yazmazdık bence. Zaten ben müzikolog değilim. Toplumsal cinsiyet konusuna ancak Bilgi Üniversitesi'nde açtığım tek dönemlik derste değinebiliyorum. Zorlamasalar konuyla ilgili küfür etmek dışında pek ciddi bir şey yazasım da yok(tu).


Dünyanın turne yapan ilk virtüöz piyanisti Clara Schumann
Tabii ki kadın besteciler ile ilgili Türkçe dilinde akademik olarak yazılmış çok az yazı var. Bir elin beş parmağı kadar. Bir kaç da makale ve köşe yazısı. Memleketin akademik ortamını bilen bilir, birbirinden çalarak yazmaya alışmış olduğu için insanlar bu koskoca bomboş alanda makale veya tez yazmıyorlar, üşenip üretmiyorlar diye düşünüyorum. Araştıracak materyal yok, her şeyi en baştan kazımak, arşivlemek, toparlamak lazım. Ayrıca zaten gizli bir tabu kadın müzisyen olmak memlekette. Sorsan kadın müzisyenler kabul etmiyor ki bir ayrımcılık içinde olunduğunu. Onları konuşmaya, farketmeye ikna etmen gerekiyor önce. Erkeklere sorsan kadın olmak hatta neredeyse avantaj. Bir baksınlar bakalım kaç tane trompet, kontrbas çalan, tuba çalan kadın var etraflarında. Şarkı söyleyene cennet müzik dünyası diye düşünüyorlar, cidden orada da az erkek şarkıcı var. Uzaktan sayısal olarak kuş bakışı baktığında bile tabloda bir yanlışlık var. Çok tanınmış bilinmiş bir ses mühendisi arkadaşımız zamanında masada oturmuş konuşurken biraz sonra istanbul caz festivalinde sahneye çıkacak kadınlardan oluşan caz grubu için "ya ama selen kabul et kadınlar da tenor sax çalamıyor yani kuvvet isteyen bir şey o çalgı" demişti. Kim demiş, kim? John Coltrane mi? Ornette Coleman mı? Onlar o sazı öyle üfleyecek diye biz önceden biliyor muyduk? Sen değiş, üşenme bir aç kulaklarını neden öyle üflemiyor da böyle üflüyor bu kadın? Farklı üflüyor diye sorun senin beklentilerinde mi onda mı? Yoksa sadece ağzına bir şey sokarak çalan kadından mı hoşlanmıyorsun? Eh bunların cevabı yok tabii karşıda. Çünkü en baştan kafada zaten soru yok.

Evin İlyasoğlu Çağdaş Türk Bestecileri diye bir kitap yayınladı Pan yayıncılıktan. En son baskısında 71 kişiden bahsediyor sadece 8 tanesi kadın. Bu arada kitabın baskısı yapılmıyor artık. O dönemde en az 20 besteci kadın sayarım orada yazan ismi bulunan erkek bestecilerden daha aktif ve uzun bir eser listesi olan (kendim dahil). Neden yokuz? Çünkü kimse yazıp çizmemiş, doğru düzgün bir araştırma yapılmamış. Ben yazıp çizeceğim. Onca işin arasında bunu da yapacağım. Bir sürü işin ilklerini yaptığımız gibi... Kadın Besteciler diye Turhan Taşan'ın bir kitabı var. Onun da baskısı yok. Türkiye'de bir tanecik olan Kadın Müzesi'ne araştırma soruyorsun, Müzik alanı diye işaretliyorsun, "aradığınız alanda çalışma bulamadık" yazıyor ekranda. Böyle umutsuzca bakakalıyorsun. Seksen küsür milyon insan var memlekette, çalışma yapılmamış alanda müzikologlar yetişiyor. Onlar da hala Schubert'in hayatı hakkında filan tez yazma derdinde. Kopyala yapıştır. 
Elektronik müzik yaratıcısı Delia Derbyshire müzik üretirken


Şimdi burada asıl konu herkes için aynı. Besteci, şarkı yazarı, müzik yazarı kendini kadın erkek diye bir ayırıma tabi tutuyor mu ki? Elbette tutmuyor. Zaten sorun da bu ya. Sen kendini üreten bir insan olarak görüyorsun. O ayrımı sen yaratmıyorsun. Ben kendim için 'merhaba ben kadın besteci selen' demiyorum ki, besteciyim diyorum (izninizle). O zaman neden bütün bu çaba? Çünkü tarihe baktığınızda Berlin Filarmoni Orkestrasına ilk defa kadın müzisyen alındığında, kemancı *Madeleine Carruzzo, yıl 1982 idi. Viyana Filarmoni orkesrasına ilk kadın müzisyen 1997'de girdi. Şu anda kompozisyon yarışmalarında isim soyad yazamıyorsunuz eserin üzerine ki cinsiniz belli olmasın ve size buna göre ödül verilmesin. Ya da artık büyük orkestraların kadro sınavlarında perde arkasında çalıyorsunuz ki kadın veya erkek ayrımı yapılmasın. Çünkü yapılıyor! İnsanoğlunun hala böyle önlemlere ihtiyacı var kararda cinsiyet durumundan etkilenmemek için. 2013'te BBC orkestra programına kaç kadın besteci eseri soktu dersiniz? Sıfır (0). **Kadınlar müzik yazamıyor mu? Buna artık popomuzla gülebileceğimiz günlerde yaşıyoruz neyse ki. 

Türkiye'de durum ne peki? Google araştırmasına göre durum bu :)




Asıl durumu artık kitaptan okursunuz canlarım. (Kıps)


*Berlin in Lights: The Woman Question

**Yazabiliyor. Bak : wimust



Wednesday, January 7, 2015

Are you a dreamer? (repost)

self portrait 2011



"And, as one realizes that one is a dream figure in another person's dream...
...that is self-awareness."

p.s. hah!