Tuesday, April 15, 2014

"Nohut yok fasulye versek?"

TK 004

Bir gittim uzaklara, sosyal medya ile iliskim koptu. Hayatimda hic tanimadigim ama surekli takip etmeye baslamis oldugum bir suru gereksiz insanin sosyal medyaya yazdigi yiginla sacmaligi takip etmekten vazgectim. Bana kendi evimde "dunyada yedi bucuk milyar insan yasiyor selen hic birimiz o kadar ozel degiliz" diyen odun kafaliya icimden "hee Beethoven ve Einstein da oyle siradan insanlardi zaten" demekten de vazgectim. Bunun gibi zaman icinde biriktirdigim looplar hayatimdan cikti. En son uzun kalis deneyimim yuzunden kiyida kosede kalan sikici, ic karartici, bogucu ne kadar New York hikayesi varsa hic birini artik hatirlamadigimi farkettim. Hep sevdigim her biri cok iyi muzisyen olan arkadaslarimla yeniden bulustum gorustum. Cok guzel bir ekiple iki akici konser caldim. Baska'yi Turkce soyledim, guzel tepkiler aldim. Baska'yi icimde caktirmadan kapatmaya basladigim icin yeni seyler yapmaya hevesim olmaya basladi yeniden. Mininova diye bir mini synthesizer'a asik oldum kendime onu aldim. Simdi ucakta donuyorum. Heyecanla kendisiyle hasir nesir olacagim anlari hayal ediyorum. 

Oradan bakinca twitter ve facebok'taki paylasimlar nevrotik ve ic karartici gozukuyor. Sanki hepimiz biraz delirdik ve sanki bundan memnunuz. Butun dunya bizi anlamaz gibi bir hallere girmisiz ama halbuki yasadigimiz seyleri dunyanin dort bir kosesinde tum globalizm karsitlari yasiyor. Bazi yerlerde cok daha fazla olu var, cok daha sert geciyor catismalar. Ama yine de bizdeki gibi ozgurluk kisitlamalari pek yok galiba ve gittigim her yerde konu oluyor. Erdogan dunyanin her yerinde korkunc bir insan olarak algilanmaya baslamis. Buna seviniyorum cunku 2 sene once yasadigim Italya'da da New York'da da herkes ne kadar sansli oldugumuzdan bahsediyordu?! Benim de sinirlerim bozuluyordu. Ulan disaridan nasil gozukuyoruz acaba? Bunun disi seni ic bizi yakar dizayni. Simdi Erdogan'in korkulacak bir sahsiyet oldugu konusunda hepimiz anlasmis gibi gozukuyoruz. Iyi bari!

Turkiye'nin en buyuk problemini soyluyorum; insanlarin cogu tembel ve kendilerini dev aynasinda goruyorlar. Bireysellik tanimli degil ve ozguven eksikligi cok fena. Hayatimda son on senedir is iliskilerim (aslinda ozel iliskilerim de ayni sorundan muzdarip denebilir) bir seyler yapacagini soyleyip firtina gibi baslayip yarisinda daha projeler bitmeden ilgisini yitiren, pili biten, zorluklar baslayinca saldirganlasip ortami dagitan insanlar ile dolu. Hep tam sonuc almaya yaklastiginda karsindaki insan arizalanmaya basliyor. Hayatimda en dayanamadigim sey bir isi yarim birakmak. Master yaparken 16 saat ders veriyordum universitede bir yandan, babam hastalanmisti 2 aya yakin hastaneden cikamadik. Master'da durmadan eser yazman gerekiyor, universitede kagit okuman gerekiyor. Kendi kendime "bu da bir deneyim selen yarim birak, yapabilirsin, birakabilirsin" dedim yine de olmadi. Bir donem dondurabildim ama en azindan onu yaptim. Cidden yapamayacagini daha bastan kabul etmek de cok buyuk olgunluk. Keske cogumuz en azindan bunu becerebilse. 

Ben artik bahaneci ve yalanci insanlari idare edemiyorum. Kariyerim de yasim da bunlari kaldirabilecegim zamanlari asti. Neden insanlari tasimam gerektigini anlayamamistim hayatim boyunca, simdi anlamadan arkami donup gitmek istiyorum. Herkes insiyatif delisi. Danimarka'li bir yonetici arkadasim anlatmisti, "insanlardan bir sey istiyorum onu yapmiyorlar, arastirma gerektiren bir konu ise kesin sonuc hic bir zaman gelmiyor. Hep bahaneleri var o isi yapmamak icin ve onun yerine kendi kafalarina gore bir arastirma yapip beni ona ikna etmeye calisiyorlar. Ben onlardan insiyatif kullanmalarini istemiyorum gereken isi oldugu gibi yapmalarini istiyorum ama beceremiyorum, neden boyle?" diye sormustu. Yazik simdi adama nasil anlatirsin nohut yemegi ismarladiginda bu ulkede adama nohut yok demeyip fasulye getirirler, fasulye istememis olmana ragmen onu satmaya calisirlar, yemezsen de suclu olursun gibi bir durumu? Imkansiz.

Tabii bana bunlari yazdiran olaylar oldu Istanbul'da ben New York'tayken de. Burada zaten hep oluyor. Ama uzaktayken daha cok batiyor. Kimseye guvenemeden paranoya icinde yasiyoruz. Cok yazik bize. Basit bir sey rica ediyorsun birisinden mesela biliyorsun ki bir sey ters gidecek. Boyle nasil is yapmaya devam ediyoruz aklim almiyor? Kendi parcani bile calarken Turkiye'li muzisyenlerle en cok yasadigimiz problem; ya oyle degil aslinda soyle yazdim dersen adama bozuluyor. Abi parca benim nasil olacak simdi sen bozulursan? Kusura bakmayin ama kimse kimseye durup duruken saygi gostermez. Karsilikli gelisen bir sey olmali o ve hic de kolay degil. Bizim camiada da oyle. Herkes birbirinin cani cigeri ama kimse elestirilmeye tahammul edemiyor. Konu calmaya geldi mi her konserden sonra "cok iyi caldik di mi" oluyor?.Hic bir sey diyemiyorsun ki. Aliniyorlar. Alinganlik ozguven eksikliginden geliyor ama cogumuzun muzisyenligi ile de ilgisi yok. Gercekten ozguven ekslikligi uzerinde calisilabilen bir sey. Ozguveni nispeten yerinde biriysen de celme takip devirmeye calisan arkadaslarimiz da var tabii. Onlardan uzak durunuz! Ben bana elestirmek, pozitif motivasyon saglayacak bir dil kullanmak yerine asagilayip yeren herhangi bir kelime sarfeden insana arkami donup gidiyorum. Hayat cok kisa canim ya. 

Amma dolmusum. Demin sacma bir science fiction filmi seyrederken bile gozlerim doldu. Ucak donusleri benim standart oldu zaten illa bir kac goz yasi inecek. Donerken stres oluyosan evine cok sey var ustunde dusunmen gereken demektir. Ben orada en cok bos bos durdugum zamanlar kendi evimde neden hic bos vaktim yok, kendimi nasil bir delilige surukledim ve neden diye dusunuyorum uzaklasinca? E yasimda artik cok genc degil. Daha cabuk yoruluyor zihnim bile. Zaten cogumuz bu kargasada kendisiyle ilgilenmeyi tamamen birakti. Maalesef. O yuzden de kaba saba ve kirici davranir olduk birbirimize. Koskoca ulkeyi kendine benzetti adam, bu tuzaga dusmemek lazim ama nasil? Bana oradayken "insanlar o kargasada nasil islerine guclerine hakim hayatlarina devam edebiliyorlar?" diye sordular. Ben is disinda flort edip nasil sevismeye filan devam edebiliyoruz, ona daha cok sasiriyorum dedim. Dogruya dogru!

p.s. 1 high five?
p.s. 2 ucakta yazinca Turkce harf kullanamiyorum idare ediverin iste.