Monday, August 6, 2012

Bazen de susmak gerekir a dostlar.

Altin Camping - Teras, Oren Agustos 2012

Bazen susmak iyidir. Konusunca bulamiyor kendini insan, sanildiginin aksine. Ne de olsa neyi duymak istiyorsan onu soyluyorsun, ya da neye inanmak istiyorsan. 

...

Hayatimda iki adet cok buyuk olay vardi muhakkak ders almam gereken. Dun Oksan ile konusuyorduk. Birincisi 1995 yilinda Berklee'ye gitmeme 3 hafta kala boyun fitigi olmam ve gidememem. Doktor demisti ki 'disk patlamasi' olmussunuz. Haydaaa... Hatta meslegi birakin dediler daha 23 yasindaydim! Ogrenmem gereken nedir bu deneyimden diye cok dusundum. Sirasiyla sunlari buldum: Calismadan durman gerektiginde de hayat devam ediyor. Fiziksel olmadan da kendini motive edebilirsin. Hayatta plan programlar yapmak her zaman sonuc vermiyor. Hayatin kendi zaman anlayisi var, planlardan farkli akabiliyor!

Sonra Ocak 96 donemine yetistim. Arada cok serserilik yaptim diye hatirliyorum. Kendime cok iyi baktigim soylenemez. Ama o yasta insan cabuk toparliyor. Boyun fitigi ile nasil muzisyen olacagimi ogrenmem gerekiyordu. Cok agir agrilarim vardi. Her seye ragmen gittim Berklee icin Boston'a. Orada yuzmeye basladim ama cektigim agrilari hala hatirliyorum. Feciydi.

Ikinci buyuk olay Boston'da 2010'da tam havaalaninda kapinin onunde durup dururken yere kapaklanmam oldu. O zaman da Nord stage almisim kendime, cok heyecanliyim. Eve doneyim de calayim diye deliriyorum. Konserlerim var arkaarkaya, dizi dizi... Istanbul'a nasil donecegim o kadar yukle diye endiselerim var ama bir yandan da. Kut diye dusup de ucamayip elimi sakatlayip yuzumu kafami yere carpip hastanelik olunca (bu sefer bir de cok korktum!) ayni dersi almam gerekiyordu. Hayat planladigin gibi akmayabiliyor! Sen kafanda istedigin kadar kur canim. Yine hareketsiz kalmam lazimdi. Calma dediler, caldim. Fizik tedaviye gittim duzenli ama bu sene gitmem gerekene gitmedim. 


Altin Camping, Oren, Agustos 2012
Arada baska cok hikaye var tabii, cogu hastalik ile biten. New York'da migren olup kendi konserime gidememem. Bursa konseri donusu hastanelik olup New York ucagini kacirip ertesi gunu ucmak zorunda kalmam... Hep ayni hikaye. Sen makine gibi yapiyorsun planlari programlari, al sana program! Almam gereken ders ayan beyan ortada. Ama aldim mi ben o dersleri? Son hikayeden anliyoruz ki alamadim. O kadar yoga, meditasyon, kitap, zart zurt.. Hala ben zannediyorum hayatimi ben kontrol edebiliyorum. O da diyor ki bana 'oldu canim hii hiii...'. Belki bu sefer ogrenirim. 

Bu sefer ogrenirim herhalde!
...

En iyisi olimpiyatlar. Sporculara agliyorum ben. Hep aglamisimdir. Iyi sporcuydum zamaninda. Lisansli, basketbolcu (inanmazsiniz :) ve 1500m kosucusu. Icimde kalmis herhalde. Iyi ki diyorum sporda kariyer yapmak istememisim. Turk sporcularin hali ortada. Bunu soyledigime inanamiyorum ama valla billa muzisyen olmak daha iyiymis. Her birinciyle sevinip aglayan bir insanim. Disiplin, ozveri, basari muthis heyecanlandiriyor beni. Twitter'dan takip edebildigim kadariyla bir cok muzisyen arkadasim da benzerlikler hissediyor olacak heyecanlaniyor olimpiyatlarda. Ne guzel. O birinci olacagini zaten bilen ifadeyle kosmaya, sirikla atlamaya, yuzmeye platforma gelenler... O ifade! Hayranlik verici. Buyuk sporcular var gercekten, cok buyuk. Simdi kadinlar sirikla atlamada mesela belirli yukseklige kadar tenezzul edip de isinmak icin bile atlamayanlar var. Bekliyor. Cita yukselsin. Bu bana cok anlamli geliyor. Cita benzetmesi filan...

Agustos ortasina kadar is guc. Sonra biraz daha tatil, ve artik album. 

p.s. arada boyle bir roportaj var ilginizi cekerse.


No comments: