I.
Cengiz Baysal ile Cafe Mitanni'de Trio |
Bu sefer geldiginde Istanbul'a (baska konser icin) Fink dedi durdu. Fink dinle, et. Iki gun boyunca birlikteydik ve o sure zarfinda 30 kere Fink demistir. Sonra dondugunde de bana mesaj atti, gecen hafta. Tamam dedim aliyorum albumu. Ama o sirada kendi albumumu bitirmisim ve oyle bir noktadayim ki mix konusunda kafam karman corman. Degisik bir album kaydettigimi dusunuyorum, bir suru ayrinti var icinde. Herhangi birisine emanet etmek istemiyorum, durumum bu. Kime yollasam, su parcayi o yapsa da bunu su mu yapsa derken, Sort of Revolution albumunu dinledim. Dinledim. Her gun 5 kere dinledim. Sonra Perfect Darkness'a sardim! Iste yine Mr. Mikula devrede. Tum kafamdaki mix/sound sorunu cozuldu. Nereden biliyor? Bilmiyorum. Ama bilmedigim bir suru sey oldu bu konuda zaten hayatim boyunca. Mesela Internal Pain parcasini biz ilk provayi birlikte yaptiktan sonra daha yolda yururken yazdim. Duality parcasini gecen sene Patrick ile Istanbul Jazz Festivali'nde calmak uzere gelirlerken, evde ucaklarinin inmesini beklerken heyecanimdan kendimi oyalamaya calisirken yazdim. Boyle bir sey iste bazen bazi insanlarla yasadiklarin. Saf. Net. Ilk tanismamiz da evlere senlik bir hikayedir!
II.
Blue Band, Borusan Muzik Evi |
III.
Bugun Butch'un olum haberi geldi. Butch Morris hayatimda cok onemli bir yere sahip, cok ozel birisiydi. Mentor. Yol gosterici. Dogaclama konusunda inanilmaz bilgili, kendine gore yol yontem bulmus (conduction), ogretmeyi seven, eglenceli, korkutucu, komik, yaman, yaban birisiydi. Birlikte Bilgi'de 3 sene ders verdik. Sonra Babylon ekibinde caldim duzenli, New York ekibinde caldim, ve en son CRR'de Nublu istanbul Orchestra (Zaman/Muzik/Ben bir nokta) konserinde hem asistanligini yaptim hem de caldim. Hem tek kadin muzisyen hem de tek piyanist'tim ekipte. Sahneye cikmadan once "gimme some of that crazy shit you have been playing" demisti (iyi anlamda tabii!), hic unutmuyorum. O adrenalinle cikip deli deli caliyorsun, ama gozunu kacirirsan, hele de kulagini kafana sef sopasini yersin. Sonra tesekkur e-postasi yazmisti bana iyi ki varsin diye. Kanserdi bir suredir. Gecen sene Ocak'ta ben New York'ta kalirken duzenli caliyordu ekibiyle Stone'da. Hep sonra giderim sonra giderim diye erteledim, haril haril muzik yetistirmeye calisiyordum Berlin'deki kayit icin. Ne oldu? Elbette gidemedim. Simdi de artik gidemeyecegim iste. Pismanligin en kotu tarafi sonra gelmesidir demisti birisi bir kitapta. Kim demisti?
IV.
Kadinlar Matinesi, Alt Caz. |
Bu ay cok guzel konserler caldim da acayip yorulmusum. Her sey bittiginde evin istisnasiz butun duzluklerinde nota kagidi vardi. Masalar, koltuklar, yerler dolu... Simdi yavas yavas topluyorum. Sakinim. Arada bir de dogum gunu deliligi gecirdim. Eglendik cok ama hala sesim cikmiyor dogru duzgun. Guya ertesi gunu Sirince'ye gidecektim arkadaslarimla, yalan oldu. Zaten albumun diger isleri var artik. "Nereye gidiyorsun, fantazi seninki de" diyordu Berk, hakli cikti.
Iyi ki muzikten ve albumden yazmadim. Iyi oldu boyle!
No comments:
Post a Comment