Hayati nasil gormek istiyorsan, bizim gibi algilari duymaya daha acik insanlar icin yeniden yazayim, nasil duymak istiyorsan oyle duyuyorsun. Bazen duymuyorsun, ya da ne oluyorsa kanallarda duyamiyorsun. En aci durumlardan birisi bu. Kulaklarin acik bekliyorsun ama ses yok. Sessizlik de degil bahsettigim. Bir ses var. Ama duymak istedigin degil. Anlatmasi zor sanirim.
Persembe aksamiydi Taylan'in kendi rizasiyla artik duymayi birakmaya karar verdigini duydugumda. Agir bir uzuntu ve huzun coktu uzerime. Huzun duygumu da alip, her seferinde oldugu gibi uzaga gittim. Sevdiklerim bilir kactigim yerleri. Orada duruyorum. Ancak bugun yazabilecek kadar anladim ne oldugunu. Yazmam gerektigi icin yaziyorum. Aslinda paylasmak istedigim icin degil.
Hayatimda ilk gercekten ve cidden ogrencim oldugunu iddia edebilecegim insandir Taylan. Tanistigimzda Rock gitaristi olmak isteyen 19 yasinda genc bir adamdi. Ben de genctim Amerika'dan yeni donmustum. Butun istedigi gercekten gitarist olmakti. Nisanli veya sozluydu hatirladigim kadariyla. Buraya bir sekilde guclu bir bagi vardi yani. Annesiyle de ilgilenmesi gerekiyordu. Bir donem calistik. Amerika'ya Berklee'ye gitmek istiyordu. Bir denedi Amerika'yi orada kisa donem okudu geldi istedigi gibi olmadi diye hatirliyorum. Sonra benimle kompozisyon calismak istedigini soyledi. Muzik oyle enteresan bir alandir ki zanaat kismi icin hoca / ogrenci iliskisinin devam ettigi bir disiplindir. Dusuceyi, dusunce ve uygulama teknigini ogrenmen, uygulayabilmek icin cesaretlenmen gerekir. Cesaret icin de hemen her zaman guvendigin insanlarin goruslerini almak istersin. Taylan bana tam (iyi) anlamiyla kuyruk olmustu. Her zaman her yerden karsima cikabilir, fikir sorabilirdi. Boylesine istekli, ilgili ve caliskan bir insana arkanizi donup gitmezsiniz. Zaten karakter olarak arkanizi donebileceginiz, paylasmak istemeyeceginiz birisi degildi. Bildigim her seyi anlatmaya, paylasmaya calistigim ilk kisidir Taylan. Israrla, hic usenmeden, korkmadan ogrenmek istedi. En oncelikli onemi belki de bu benim icin. Bilgimi gercek anlamda saklamadan etmeden paylastigim ilk insan.
Zamanla kendisindeki yaratici taraflari kesfetmeye, arastirmaya basladikca muzik yazmaya, bestecilige merak saldi. Ama ne merak? Her seyi ogrenmek istiyordu. Okuyor, soruyor, yaziyor, ciziyor, soruyor ve soruyordu. Sonra Bilgi Universitesi'ne girmeye karar verdi ve elbette kazandi. O sirada caz teorisi agirlikli bir bolum olmamiza ragmen esas ilgisi hep daha yaratici ve yeni muziklere oldu. Tasarimla ilgileniyor, yazdigi muzikleri uzun uzun planlamayi seviyordu. Mezuniyet projesi icin de benimle calismayi secti. Onu hep dogru insanlara yonlendirmeye calistim. Tolga Tuzun ve Tolga Yayalar ile tanistirdim. Onlarla da calisti. Elektronik muzige dadandi. Surekli kendi tasarladigi planlarla calismayi seviyor oldugu icin de en sonunda oyle bir seviyeye gelmisti ki aramizda soyle bir diyalog gecmisti : "Ama anlamadim Taylan o zaman bu su nasil olacak?". "Nasil anlamamis olabilirsiniz ya iste cok basit...." :) Bu bence bir ogretmenin ogrencisiyle gelebilecegi en harika noktadir.
Taylan akademisyen olmak istedigini soyledi. Ona okullar baktik. Memphis'te kuzeni besteci Tolga Zafer Ozdemir okuyordu. Onu Kamran Ince ile tanistirdim. Aslinda tam olarak tuttum kolundan Kamran'in konserlerinden birine goturdum ve zorla onlari tanistirdim. Dosyasini da yanimizda hazir tuttuk. Kamran Ince ogrenci alimlarini o donem icin yaptiklaini soyledi. Ben de israr ettim Taylan'in ozel birisi oldugunu soyledim sebepleriyle. O da Taylan'la gorusmeyi kabul etti. Dosyasini yaninda goturdu Memphis'e, cok etkilenildigini soyledi bize ve sonra kabul haberi geldi. Cok sevindik. Taylan boylece Memphis'e master yapmaya gitti. Butun bu ugrasi hayatta kac kisi icin yapmak istersiniz? Bir dusunun.
Ara ara uzun epostalar yazdik birbirimize. Bazen facebook'tan yazisiyorduk. Muziklerini dinliyor yaptiklarini takip etmeye calisiyordum ama zamanla koptuk. 2010'da Cornell'e Doktora icin full burslu olarak kabul edildigini yazdiginda bana artik hocam demekten vazgectigini bundan sonra artik benim "selen" oldugumu da yazmisti :) Bu seviyeye gelmek de cok guzeldir. Ogretmen arkadaslarim bilirler. Cornell'de de elbette basarili oldu. Cok sevilen birisi oldu. Sevilmemesi imkansiz bir insandi Taylan. Hep guler yuzlu, bir suru ailevi sorunla bogusmak zorunda kalmasina ragmen gercek bir savasciydi. Cok da yumusak bir insandi. Hayati boyunca olmak istedigi sey icin tum enerjisi ve zamanini harcayip 36 yasinda neden boyle bir sey yapmaya karar verdigini, buradan cekip gitmeye karar verdigini bilmiyoruz. Nereden bilebiliriz ki? Tek yapabilecegim onu sevmeye, saymaya devam etmek ve karari icin saygi duymak. Tum bunlari basarmaya calisirken onu anlamaya calismaktan hic vazgecmedim ama bu kararini anlamaya calismiyorum. Bunu anlayabilmek imkansiz olduguna gore oldugu gibi kabul etmeye calisiyorum. Eninde sonunda hayat devam ediyor iste.
Taylan Cihan.
Taylan "İnce, kibar, güzel, boylu boslu kimse (genç) ve cok yağmur yağmasına karşın işlenebilir durumda toprak" demekmis. Ben buraya geldigimden beri surekli firtina var ve yagmur yagiyor. Her yer cok guzel kokuyor. Toprak kokuyor. Kendisi ince, kibar ve cok yakisikli bir adamdi zaten. Cihan ise ne demek biliyorsunuz iste ; Gok demek. Evren demek. Dunya demek. Iste "o" demek.
Websitesi için:
www.taylancihan.com
Müzikleri için :
https://soundcloud.com/taylanc
1 comment:
Ne güzel yazmışsınız, ortaokul ve lise arkadaşımdı Taylan tam hatırladığım gibi ve hayallerine kavuşmuş biri olmuş. Gitmesine çok çok üzüldüm ama çok şaşırmadım 13 yaşındayken bile gözlerinde her an gidebilirim hali vardı. Yazınız için teşekkürler, güzeller güzeli birini yad etmeye vesile oldu.
Post a Comment