Friday, May 23, 2014

TK 1888 | Viyana - Istanbul \ Sempati


Hayatımda Bregenz'e ilk defa gidiyordum. Avusturya'nın en batısı. Almanya'ya Friedrichshafen'a direkt uçak varmış THY, oraya gittim başkonsolosumuz araç yollayip aldirdi beni. Zaten havaalanı çıkışından Avusturya Bregenz 20 dakikalik araba yolculuğu mesafesi. Sınır filan yok tabii. Bregenz Başkonsolosu Cemal Erbay'in evi Avrupa'nın en büyük gölünün kenarında, sol tarafta İsviçre, bakınca sağ tarafta Almanya gözüküyor. Acayip bir yer. Öğleden sonra uçuşu ile geldigim için acilen oglen yemegine aldilar beni. Cemal bey ve kibar esi Pelin hanim guzel bir vejetaryen sofra hazirlatmislardi, kirmizi sarap da vardi iste daha ne? Ama vakit yoktu acilen yedik ve ben sound check'e kostum, gorev bekler. Adamlar bekler. 

Mekan cok guzel bir yerdi yakisikli agir abi bir piyano var sahnede. Jörg ve Patrick ile en son 15 Eylul'de Cafe Mitanni'de calmistik. 98'den beri caliyoruz sonucta ozel bir dil oldugu aramizda rahatlikla soylenebilir. Sound check + prova cok iyi gecti. Avusturya'nin Turkiye'de goc almasinin 50. yil serefine verdik konseri dolayisiyla hatiri sayilir oranda Turk is adami ve Avusturya'daki Türk kadin milletvekillerimizden biri vardı dinleyiciler arasinda. Türkce parcalarimi calayim dedim ben de Jörg ve Patrick ile bir ilk olsun. Tuhaf belki ama hayatimda hic sarki soyledigim bir konser calmamistik birlikte tam 16 senedir. Baska turlu bir muzik caliyoruz cunku birlikte cikardigimiz ses farkli.  Mekanın sesçisi Andy o kadar profesyonel calisti ki hayranlik duydum. Hepimizi tek tek dinledi yanimizda, istedigimiz her seyi uygulamaya calisti. Ses insaninin 4. kisi olabildigi nadir konserlerden biri oldu. Iki set caldik. Spielboden'i cok sevdik. Bizim arkamizdan ertesi gun Wolfgang Muthspiel, Larry Grenadier ve Brian Blade calacakti. Onu kacirdigimiza uzulduk ama kalabilecek durumda da degildik. Mekandan cikmadan once sofor geldi bizi almaya. Bu sirada yasal kagit islemlerini bekliyoruz odeme ile ilgili. Biraz uzun surdu ne de olsa rahat insanlar. Sofor hic Almanca bilmiyor ve dort senedir baskonsolos icin calisiyor. Bana baski yapmaya basladi. Niye gitmiyoruz? Ne bekliyoruz? Evde karisi bekliyormus. Zaten yorgunmus! Inanilmaz. Turkiye'lilerin calisma etigi beni bir gun delirtiverecek. Ben orada sanatci konumunda bulunuyorum ve konserimden sonra arkadaslarimla bir kadeh bir sey icmek icin durmak isteyor olabilirim. Adam bana kötü bakıyor surat asıyor filan. Sikayet etsen bir turlu etmesen bin turlu. Haftaya Fazil Say gidecekmis konsere ona da yapsin bakalim boyle ne oluyor? Sonra da sorarlar feminist misin nesin diye? (Ne'yim). 

Enteresan baska bir olay, megerse haftalardir Cemal beyler Enerji Bakani Taner Yildiz ve ekibini agirlamak icin bekliyorlarmis. Soma katliami olunca Enerji bakani gelememis yoksa ayni mekanda kalacakmisiz 20 kisi. Inanamiyorum hikayeye ve ne diyecegimi bilemiyorum. Elbette insan gelemedi diye seviniyor ama sebebini dusununce allak bullak oluyor. Ya gelseydi? Zamaninda Pakistan'da caldigimizda donemin devlet bakani Mehmet Aydin ve ekibi de gelmisti ve ayni yerde kalmistik yemekleri birlikte yemistik. Kendisi iyi egitimli ve dikkatli birisi ama etrafindaki genc guruhtan rahatsiz olmustum. Cok bilmis ve kibirlilerdi. Kadin oldugum icin de bir kac sinir bozucu olay yasamistim, masada elimden tuzluk almamis olmalari gibi. Endiselenmistim AKP'nin gelecegi olan nesilden ve maalesef gercek oldu. Konserden sonra arkadaslarimin kaldigi kucuk mekana gectim muhabbete. Ve oyle bir dokuldum ki... Politika, insanlar, olumler, sokak mucadelesi, sandik mucadelesi... Durmadan konustum. Konusurken agladim, arada deli deli guldum. Yorulana kadar konustum sempati pesinde. Anliyorlar mi anlayacaklar mi? Anliyorlar. Endise ediyorlar. Endise etmeleri hosuma gidiyor. Insan aslinda sevilmek, hissetmek, kollanmak istiyor. Anlasilmak. Belki. 


Ertesi gunu Viyana'ya dogru yola ciktik Patrick ve Jörg ile. Megerse 3 kere tren degistirecegimiz 7 saatlik bir yolculuk yapacakmisiz. Sonucta bir ucundan diger ucuna gidiyoruz Avusturya'nin. Hava cok guzel neredeyse yaz gelmis. Gule oynaya yolculuk yaptik. Hayatimda bu kadar guzel bir tren yolculugu yapmamistim. Her karesi aklimda kaldi. Yesil yesil, mavi mavi... Alplerin arasindan, zirveden dokulen selaleler, goller, evler, inekler, koyunlar, agaclar agaclar agaclar... Onlar bir ara kestirdi ben uyuyamadim. Hayran kaldim gorduklerime, buyulendim. Yolda ikisiyle de ayri ayri konusma firsatim oldu. Ne acayip bir sey samimiyet. Hic bir sey gizlemeden konusabilmek anlatani yargilamadan dinleyebilmek. Cocuklugunuzdaki gibi. Icten. Ikisi de agir iki soru sordu bana, bende sakli kalsin. Agladiklari guldukleri olaylari anlattilar. Ne kadar yakin. Halbuki ne kadar uzagiz. Ama yakinlik oyle bir sey degil iste. 


Aksam calistik. Sonra yemek yemeye kanaldaki Tel Aviv Beach'e gittik. Sehrin ortasinda kanal kenarinda kumsal ve plaj takilmasi. Herkes disarida, guzeller, rahatlar. Kadinlar beyaz elbiselerini giymis icine bacağım görünür diye jipon giymeden, beyaz pantalon, mini etek... takılıyorlar. Herkes cok rahat. Sistem isliyor. Insan sinir oluyor. Kompleksten patlayacagim. Nereden nereye geldik? Ne yapiyorsaniz bize yapmayin artik lutfen? 


Yemegimizi yedik ickimizi ictik. Patrick'in ailesi de yanimizdaydi. Aile muhabbeti. Ne guzel Olivia buyumus 6 yasina gelmis. Okula başlayacakmış. Christina hep bildigim gibi, durmadan konusuyor. anlatıyor. Icime bir sicaklik doluyor. Viyana'dayim beni iyi hissettirmek icin ugrasan arkadaslarim var. Uyku sorunum oldugunu bildikleri icin yatagimi ona gore bir yere koyup yemek alerjilerimi bildikleri icin ona gore kahvalti hazirlamayi planlayan arkadaslarim, ailem var. Sempati boyle bir sey olsa gerek diye dusunuyorum. Sonra Jörg de geliyor. Kizi Pia'yi yatirmis yataga oyle gelmis. Yuruyoruz ucumuz, guluyoruz ne guzel. Caldigimiz gibi guzel. Yakin. 


Sabah kalktik alerjilerimi pas gecen kahvaltimizi hazirladilar Pat ve Christina muhabbet esliginde yedik. Telefondan Twitter'a girdim bir baktim Ugur Kurt'u polis basindan vurmus. Yine cemevi yine alevi hikayeleri. İsyan. Dunyam basima yikildi. Hic mi rahat yok lan bize? (yok). Panik oldum haberlere ulasmaya calisiyorum. Gecen yazida yazdigim korkum ile henuz yuzlesememisim daha bu kadar cabuk bir olay beklemiyordum. Dediler ki provokasyon bunlar. Sabir dilerim dediler. Sabirli ol. Oradan bile gozukuyor biliyor musunuz? Ayan beyan gozukuyor bizi delirtmeye yok etmeye calistiklari. Christina kostu bakti haberlerde bir sey var mi? Patrick "sen cik git bir kahve ic iyi gelir, dur bir mekan bulayim yakinda sana" dedi. Empati. Fakat icimdeki sicaklik yerini bir bulantiya birakiyor. 




Cikip kanal boyunca bir saat yurudum. Cok sicak. Ayakkabilarimi cikardim. Nehir kenarina gittim. Cimlere bastim, ellerimle dokundum. Elektrik gider belki vucudumdan beynim temizlenir diye dusundum. Oyle umdum. Bastim yesile ayaklarimi. Durdum oyle. Bekledim. 

Not : Ben ucakta yazarken yaşıyordu Uğur Kurt. Ölmez zannettim. Çünkü bir umuttur yaşatan insanı! Delirmeyeceğim. Sevdiklerimin delirmesine de izin vermeyeceğim. 

No comments: