Ocak ayi cok hizli basladi. 11 Ocak Cafe Mitanni'de Demirhan Baylan ve Cengiz Baysal ile Trio ve arkasindan Blue Band. Provalar arka arkaya ve 17 Ocak'ta Borusan Muzik Evi'nde Blue Band'in konseri oldu. Provalar problemsiz konser nispeten problemli oldu ama sonuc hepimiz icin tatminkar olabildi. Turkiye'nin en iyi muzisyenlerinden bir grup olusturduk benim yazili cizili muzikleri calabilmek icin, kolay muzikler de degil, cok okumak var bir suru kolektif dogaclama. Hepimiz sonuctan memnun kaldigimiz icin de bir sonraki albumumu Blue Band icin kaydetmeye karar verdim. Boylece beni takip edenleri iyice cildirtabilirim diye dusundum. Neredeyse pop'a yakin Baska albumumden sonra boyle swing'li kafa goz yarmali jazz combo ensemble muzikleri. Beni takip edip dinleyene kolayliklar dilerim :) (ayrica tesekkurler)
Blue band soyle bir sey:
Arkasindan 24 Ocak "I Sing" Nublu konseri, Quintet ve 26 Ocak'ta dogum gunum'de super kadinlar Ceylan Ertem, Senay Lambaoglu, Sibel Gursoy, Ece Goksu'nun da bizimle cikip sarkilarini soyledigi, Ediz Hafizoglu ve Alp Ersonmez ile caldigimiz Kadinlar Matinesi konserini caldik Alt'ta. Cok eglendik hep birlikte.
19 Subat, album tanitim konseri ekibin ilk konseri Elif'li |
Fruitful'dan bir an:
Bu arada Subat'ta cokca Cafe Mitanni'de Just About Jazz ruhunu yasatmaya calisan konserler caldim. Caz calmayi ozlemeye baslamistim. Albumun kapak fotograflarini Sapanca'da Volga Yildiz cekti, Ediz'in sirketi Lin Records'dan da basmaya karar verdik albumu. Ismini de "Baska" koydum!
Mart'in en onemli meselesi 14-17 Mart arasi Roma'ya kacirdigim kayitlari yapmaya gitmek oldu. Ama kayitlar elbette bitemedi. Cunku Marcello'nun evi Roma'li caz muzisyenlerinin kahvesi gibi. Her an biri gelip yemek yapiyor, kahve yapiyor v.s. Ben vardigimda zaten kocaman bir ekip mutfakta yemek yapiyordu. Aa icelim yiyelim derken aksam oldu. Ertesi gunu kayit sabahtan baslayalim dedi Lele, kahvalti uzun surdu o sirada benim gelmis oldugumu duyan Ermanno ve Francesco hadi biraz calalim diye geldi. Sonra oglen oldu ve yemek pisirildi, kahve icildi, pasta yenmeye gidildi falaaan da filan. Eninde sonunda kayida sadece baslayabildik. Haziran'da geldiginde bitiririz dediler! Ama Marcello'nun surprizi cok buyuktu gercekten. Arjantin'in en buyuk efsane karakterlerinden birisi Hebe De Bonafini ile tanistim. Plaza De Mayo olaylarinin bas kahramani. Bu konuyla ilgili yazmistim zaten. Tiklayarak ismine, okuyabilirsiniz. Istanbul'a geldim, mixler uzerinde Michael Nielsen ve Berk Kula ayri ayri parcalarla calisiyorlardi.
(Roma'da Ev'de session. Oh ne guzel caldik!)
Nisan "Baska"nin dogus zamani oldugu icin hareketli gecti. Mastering'ini New York'ta Emily Lazar, The Lodge'da yapti ve album Lin records'dan cikti. Album lansmanini da 2 Nisan'da o zamanlar ortagi oldugum Muzik Evi'nde kucuk bir grup insana yaptik. Cok yakin arkadaslarim ve sevdigim gazeteci yazar dostlari cagirdik ve canli bir mini konser caldik. Ceylan Ertem de 2 video yapti bize lansmandan ve fotograflari cekti. Sicacik bir lansman oldu. Sonrasi deli gibi kosusturmali oldu. 5 Nisan'da Kosova'ya Turk Caz Haftasi'na calmaya gittik. 12'si ve 20'sinde caldik arkaarkaya.
Bu da cok sevgili ART voltage'in Kosova'daki konserimizden yaptigi kolaj video'yu ustune tiklayarak izleyebilirsiniz : BASKA Sonra 30 Nisan, International Jazz Days Unesco konserleri Istanbul'da yapildi. Caz Muzigi ve Kadin Muzisyenlik uzerine yuvarlak masa toplantisinda Turkiye'yi temsilen Berklee'den eski arkadasim Anat Cohen ve Keiko Matsui ile konustum. Heyecanli gecti.
Sonra Mayis geldi! Ah o Mayis! Vah o Mayis! Tatli tatli konserler yapmaya baslamistik. Baska'yi caliyoruz ediyoruz. Hatta ben yine becerebildigim her zaman yaptigim gibi Kas'a kactim bu sefer Basak ve Ali Kazma ile. Yol cok guzeldi. Kas'ta oyle. Harika dinlendik vakit gecirdik. Sonra geldik Istanbul'a. Orada benim Twitter kullanmamla ilgili elestiriler vardi. Cok vakit aliyor, yaraticilik zamanindan yiyor etc.. Dogru aslinda belki ama benim savunmamda etrafimda olup bitenleri bilemezsem rahat edememek vardi hep. Bilmem lazim, anlamam lazim ki kendimi nereye konuslandirayim karar vereyim. Donusumuzde Istanbul'da yeterince gerginlik vardi zaten. Besiktas'ta otel, 3 cocuk meselesi, alkol yasasi, Besiktas iskelesine el koyma meselesi, kizlar uzerindeki baskilar, emek sinemasinin yikimi, inci pastanesi.. derken yasam alanimiz daraliyor! En sonunda Gezi olaylari patlak verdi. En basindan daldim olaylara Twitter'dan Taksim Gezi Dernegi takip ediyor oldugum icin. Sonrasi malum. Guzellikler, sevincler, acilar, agir uzuntuler, travmalar... Nedense bloga bu konuyla ilgili hic yazamadim. Dergilere gazetelere yazdim. Buraya kendi halimi yazacak halim kalmadi. Hal kalmadi. Bittik. Ama direndik inat ettik. Cok guzeldi. Kayiplara, kayiplarin yakinlarina cok uzuluyorum. Her gun kalbim bir yandan onlar icin carpiyor. Biz de derdimizi bir muzik video'su yaparak anlatmaya calistik. Baska da ne soylenir ki?
Korkunun Kralligi:
Haziran konserlerinin hepsini iptal ettim yazin da baska is almadim. Zaten Fiuggi'de WIMUST konferansina gidecektim oncesine de haytaliktan yarim kalmis kayidimizi bitirecektik Marce ve Lele ile Temmuz'da. Haziran'da o kadar karistik ki gidebilecegimden bile supheliydim. 29 Haziran'da Ferit Odman Ceyla Saka ile evlendi. Hep beraber Bodrum'da nikahta bulustuk. Biraz icmisiz! Ben elim kirik uyandim. Dustugumu hatirliyorum ama aci hatirlamiyorum. Ediz'le kahkahalarla guldugumuzu hatirliyorum! Ertesi gunu Tiyatro Medresesi'ne Felsefe Kampina katilacaktim. Gidemedim tabii Bodrum kalisimi uzattim. Oyle bir plan program var ki 3 gunluk Sirince kalisindan sonra bir otobus, 2 ucak, 1 tren Fiuggi'ye gitmem gerekiyor konferansa acilis konusmasini yapacagim. Ama elim sisiyor da sisiyor. Felsefe kampinda 3 gun elime ilaclar surerek durdum. Doktora gitmeden! El bu yani boru mu? Bizim icin en kiymetli sey. Ama Gezi direnisi esnasinda oyle acayip olaylar gordum ki sanirim bir tarafim sacma sapan incinmekten hosnuttu. Doktora gitmedim, Italya'ya gittim 12 saatlik bir yolculuk ile. Konferans Gezi olaylarini konusarak gecti. Orada buradaki olaylarda arkadaslarimi gozaltina aldilar. Kafayi yedim, orada olmak iyi gelmedi. Italya'nin en onemli gazetesi ANSA'ya roportaj verdim. Buradan okunabilir:
Turkey: Selen Gulun, woman composer of music for uprisings
Roma'ya gectim. Kayitlar icin studyo kiralandigi icin ilk gun kirik elle (sag) caldim ama agri ve acidan kivranir bir haldeydim. 2. gun icin aksam yemeginde durumumu itiraf etmek zorunda kaldim. Allahtan elektronik bir proje ve baska alet edevat ile calarak vokalle filan istedigimiz parcalari bitirebildik.
marcello, selen, lele |
Gulun/deRaymondi/Allulli by selen gulun
pokut yaylasi, rize |
tacuma electronic orchestra @ bunker |
Eylul'un 2'sinde sezonu actik. Eylul'de ilk konserim Hayal Kahvesi'nde. Sonra Ulrich Drechsler, Patrick Zambonin ve Jorg Mikula (dream team) Cafe Mitanni konseri var. Ardindan biz Kas'a gidiyoruz Echo Bar'da 2 konser arka arkaya ve ben Torino'ya festivale ucuyorum solo calmaya Tacuma Electronic Orchestra ile. Oyle acayip yogun programim. Ay nasil yapacagim diye dertlenirken ne oldu? PR islerimi yuruten harika insan Sidika Goztok bir gece de kalp kirizi gecirip aramizdan ayrildi 3 Eylul'de. Sok! Acimiz korkunc. Hala atlatabildigimi soyleyemeyecegim. Bu 29 yasindaki guzellik, akil kupu, leb demeden leblebiyi anlayan insan... Cok cok erkendi. Ben sonra bu konserlerin hepsini caldim ama ne anladim? Bir bok anlamadim! Hic bir sey! Surekli aglayarak ve oradan oraya ucarak gecti tum Eylul ayim. Blog yazilarim hep siir, hep huzun. Torino konserleri hakkindaki detayli yazim suradan okunabilir:
Ucus Notlari: Balon Sehir
fotograf: daghan is |
Kasim'da eski ekip Isigin Yansimasi konserinde caldim The Mekan'da. Guzel bir konser oldu. O muzikleri calmayi ozlemisim. Cok baska bir his tabii Rock calmak. Cafe Mitanni konserleri ve Hayal Kahvesi'nde Kadinlar Matinesi konseri vardi. Bu sefer Basak Yavuz'un ve Sevval Sam'in da birer parcasini caldik. Onlar da bizimle sahneye ciktilar. Bayiliyorum kizlarin muziklerini calmaya. Gercekten bayiliyorum! 22 Kasim'da ise Karga'da caldik Demirhan ve Cengiz ile. Efsane bir konser oldu. Cok iciceydik, samimiydik. Dinleyenlere de ulasmis diye duydum, sevindim. O konser enerjimi yeniden bir sureligine toparlamama yetti ama uclarda bir yerde durdugumu hissediyordum. Mehmet Ulug'un da bu hayata veda edisi son nokta oldu. Ben biraz kayboldum, ayagim kaydi.
27-29 Kasim ve 1 Aralik'ta Arter Sanat Galerisi'nin yeni gecici platformu Bahane icin Ses, dinleme ve dogaclama uzerine bir ucleme atolye calismasi yaptim. Cok heyecanlandigim bir calismaydi bu. 3 alt baslik da uzun zamandir konusmayi sevdigim konular uzerinden yeni arastirmalar yapmama ve paylasmama olanak taniyordu. Kalabalik oldu, ortalama 45-50 kisiye konustuk her seferinde. Fakat yine de sonuc cok istedigim gibi olamadi. Kafam muthis daginikti. Calismalar biter bitmez Berlin'e bilet aldim. Bir underground festival icin toplanti yapalim demisti arkadaslarim onu da aradan ckartalim dedik oradayken. Geri kalan kisitli zamanda da gezerim diye dusundum. Fakat ucak kalkamadi oralarda olan firtina yuzunden, hirs ettim ucagi iptal etmedim. Toplantiyi kacirdim ama yine de gittim ve iki bucuk gun deliler gibi gezdim, bir suru arkadasimi gordum, iki gece ustuste konserler izledim. Kafayi toplayip geldim. Kendi kendime de soz verdim. Bundan sonra cok uzun Turkiye sinirlari icinde kalmak yok!
16 Aralik'ta Hayal Kahvesi'nde Baska konserini caldiktan sonra bir sure durmaya karar verdim. Blue Band'i kaydetmek istiyorum Mart 2014'te. Ona hazirlik yapmam gerekiyor kafamda. Ve toparlanmam gerekiyor. Turkiye gundemi ile o kadar hasir nesir oluyoruz ki aklimiz yerinde degil. Neronlarim benim isteklerim dogrultusunda calismiyor. Surekli savruk. Konsantre olmak istiyorum basaramiyorum. Insan iliskilerinden de yoruldum. Insanlarin birbirleriyle olan iliskileri de savruk, yamuk yumuk, guvensiz, sevgi yoksunu... Tum bu ortam icinde de nasil olacakti ki zaten? Menajerim Aydin Dorsay ile yollarimizi ayirdik. Murat Sezgi ile calismaya basladik. Her degisiklik de bir hayir vardir. Guzel bir enerji var aramizda, istedigim konserler, projeler var. Yapmak istememe sebep olan bir enerjisi var. Hosuma gidiyor, umutlaniyorum tum bu delilik icinde.
Senelerle alip veremedigim yok benim. Yas almak, yasamak hosuma gidiyor. Kendimi uyusturmamaya calisiyorum (elimden geldigince). Hayatin kendisinin bir kafasi var zaten. Elbette cok zor oldugu zamanlar oluyor (keske bu kadar zor olmasa) ama zaten kim dedi ki kolay olacagini? Arada ufak tefek seyler hayal kurmami devam etmemi sagliyor. Mutlu olmak icin camin onunden bisikletli birisinin hizla gecmesi yetti Berlin'de. Oyle uyandim yeniden aydinliga. Saka degil, bunu hissetmeyi unuttugumuz bir hayatimiz var. Ne muzik ne de uyusturucu, alkol insana boyle hissettirebiliyor. Gerceklik kafasi cok acayip!
Kim ne derse desin kayiplarimiz cok aciydi ama bir seylere uyandigimiz bir yil oldu 2013. Karanliklar cokmus uzerimize altinda kalakalmisiz gibi hissetmiyorum ben. Onlar hep oradaydi zaten. Bir isik var, gorduk. Belki devrim o kadar da uzak degildir. Sadece birbirimizi farkliliklarimizla sevmeyi basarabilseydik, iyi olurdu. Gercekten bir sey dileyebilirsin deselerdi bunu dilemek isterdim tum samimiyetimle.
not 1: Insanlar beni yordu bu sene itiraf ediyorum. Cekildiysem bir sebebi var. Guzellikler gelecek, yeni muzikler, belki kucuk heykeller... Sabirli olmak lazim :)
not 2: kizlar. hayatta sizden sadece talep eden, bir sey vermeyi, sizin icin bir sey yapmayi akil edemeyen sevgilileriniz varsa basin kicina tekmeyi! yalniz kalmazsiniz ;)
not 3: cok guzel roportajlar verdim, yazilar yazdim bu sene. bir kismini link'liyorum buraya:
Raife Polat'in Karga Mecmua icin yaptigi : 'Baska' Selen
Omur Sahin Keyif 'in Aksam gazetesi icin yaptigi: Tek Cikis Kapisi Umut
BirGun gazetesi'nin arsivlik Kizli Erkekli eki icin yazdigim: Bacimiz, ablamiz, yengemiz
Seda Pekcelen'in TimeOut icin yaptigi: Selen Gulun
Suzan Demir'in Taraf icin yaptigi: Selen'in cazi cok 'Baska'
Sarp Keskiner'in SanatAtak icin yaptigi: Saklayacak bir sey yok
Omur Sahin Keyif 'in Aksam gazetesi icin yaptigi: Tek Cikis Kapisi Umut
BirGun gazetesi'nin arsivlik Kizli Erkekli eki icin yazdigim: Bacimiz, ablamiz, yengemiz
Seda Pekcelen'in TimeOut icin yaptigi: Selen Gulun
Suzan Demir'in Taraf icin yaptigi: Selen'in cazi cok 'Baska'
Sarp Keskiner'in SanatAtak icin yaptigi: Saklayacak bir sey yok
not 4: baska dahil tum albumlerimi bandcamp'ten dinleyebilirsiniz.
not 5: nahaber 2014?
No comments:
Post a Comment