TheLast Airbender. Nerede oldugunun onemi yok! Fantastik dunyada kaybolmam beklenirdi. Bu filmlerin amaci bu yani sonucta. Baska bir dunyanin parcasi olmak. Kurgu filmlerini ondan seviyorum. Bu dunyanin parcasi olmak istemiyorsan, zaten oyle degilmis gibi hissediyorsan girip o kapidan baska bir vakitten caliyorsun. Orasi degil de burasi gibi. Oyun gibi.
Dun parkta yururken (Erasmus park) "kacak oynamak" lafina takildim. Kacarsan nasil oynayabilirsin ki? Kacaksan oynayamazsin.
Dersler baslayacak bir sene aradan sonra yeniden.. Hazir degilim. Uzuntum var. Uzuntu hic bir seye tam olarak konsantre olmana izin veren bir sey degil. Hep bir tarafinda aciyi hissederek yasiyorsun. Renkler, kokular ve aci... Istanbul'da, Levent'te, Amsterdam'da. Sokakta, yatakta, ucakta..
Oguz Buyukberber'in Bimhuis konseri. Carte Blanche Oguz Buyukberber. Oguz icin buyuk basari. Harika insanlarla caldi bir kez daha. Hollanda'dan sanat ve muzik camiasindan onemli insanlarla dolu bir izleyici grubu buyuk ilgi ve heyecanla takip etti tum konseri. Ben ve Istanbul'dan cok sevdigim bir arkadasim da konserdeydik. Birisine yakin hissederken hem gipta etmek hem de onun icin mutlu olmak harika bir his. Cok daha basarili olsun istemek ama ayni zamanda sahneye cikip calmak da istemek... Istanbul Caz Festivalin'de Salon'da muthis bir ekiple cok etkileyici bir konser calmisti bu yaz. Hakkinda yazi yazmistim burada. Cuma gecesi ise Amsterdam'da retrospetktiv benzeri bir konseri vardi. 4 ayri proje. Kulak ve beyin acici. En onemlisi "ic" acici. Demirhan Baylan ve Cem Aksel de caldi konserde bir projede. Yine onceden denemedigi isler de vardi. Cok hosuma gidiyor boyle olmasi. Hatta sahne arkasinda konserden once dedim ki" filmin sonunu soylemeyin" sakin! Gulduk hep beraber. Iyi ki soylememisler.
Oguz Buyukberber'in Bimhuis konseri. Carte Blanche Oguz Buyukberber. Oguz icin buyuk basari. Harika insanlarla caldi bir kez daha. Hollanda'dan sanat ve muzik camiasindan onemli insanlarla dolu bir izleyici grubu buyuk ilgi ve heyecanla takip etti tum konseri. Ben ve Istanbul'dan cok sevdigim bir arkadasim da konserdeydik. Birisine yakin hissederken hem gipta etmek hem de onun icin mutlu olmak harika bir his. Cok daha basarili olsun istemek ama ayni zamanda sahneye cikip calmak da istemek... Istanbul Caz Festivalin'de Salon'da muthis bir ekiple cok etkileyici bir konser calmisti bu yaz. Hakkinda yazi yazmistim burada. Cuma gecesi ise Amsterdam'da retrospetktiv benzeri bir konseri vardi. 4 ayri proje. Kulak ve beyin acici. En onemlisi "ic" acici. Demirhan Baylan ve Cem Aksel de caldi konserde bir projede. Yine onceden denemedigi isler de vardi. Cok hosuma gidiyor boyle olmasi. Hatta sahne arkasinda konserden once dedim ki" filmin sonunu soylemeyin" sakin! Gulduk hep beraber. Iyi ki soylememisler.
Son gece hep birlikte vakit gecirdik. Hayatimiz nelere degisti, nelere dogru gelisti diye baktik. Ben cok guzel bir Thai yemeginin ortasinda aglamaya baslayinca (yeri zamani hic belli olmuyor bu aralar / masaman curry tofu) sirayla sarilistik, hep birlikte aglastik. Anlastik.
Duygular, anlar, paylasimlar, beklentiler, eklentiler..
...tum bu karmasa icinde ic'inin pesinden kanal kenarlarinda yurudu, bosluklarda. Yagmurlarda. Soguklarda. Sessizlikte...
Bu yolculuk da boyleydi. Ama yarin daha zorlu, daha damardan bir yolculuk baslyor. Ne zaman bitecegini bilemedigim. Yarin kendime size ulasmak uzere "Kimim ben soyler misin? Yalnizligin icinde mum." diyecegim. "I am made of ice", "There is someone for everyone", "Baktim orda misin? Yoksun. Yoksa var misin?" da diyecegim.
Artik size ne zaman ulasir bilemem?
No comments:
Post a Comment