Monday, July 21, 2014

Biliyoruz da yapıyoruz!

Siz benden Felsefe yazisi, bir takim cikarimlar bekliyorken ben bu yaziyi yaziyorum. Bastan ozur dilerim. Harika insanlar var surecler icinde benimle surekli iletisim icinde kalan. Cok meraklilar. Bazisi hic tanismadigim dostlar. Medrese'de ne oldu merak ediyorlar. Fakat ben 15 gunluk uzaklardan boyle dondum. Bu da bir alternatifti sonucta. Boyle oldu. Onlar anlar zaten ve bilirler ki onu da yazacagim!

Hayati boyunca her ortamda manipulatif ya da ayriksi olmus insanlar vardir ya. Hah. Iste o'yum ben! Arkadaslarim, ogretmenlerim hep "normal" nedir anlatmaya calisip durdular. Olduramadim arkadasim, olmadi. Neyse siz karsima gecip hep "bıdı bıdı bence soyle yapmalisin, boyle etmelisin" diye konusup durdunuz. Niye kaciyorum ben sık sık uzaklara? Sizden kaciyorum. Normlarinizdan, sıkıcılığınızdan, alismisliginizdan, heyecansizliginizdan, sıkılmışlığınızdan, depresyonunuzdan kaciyorum ama iste oyle veya boyle buluyorsunuz beni. Cok enteresan ama muhakkak buluyorsunuz. Gelip yine "bende ne yanlis sizce" illa soyluyorsunuz yuzume. Rahat birakin yaninizdaki insani yaninizda duruyorsa bir sebebi vardir. Birakin ne isterse yapsin. Uzaktan gozlemlemek diye bir sey var. Fakat biz mudahale etmeyi seviyoruz iste, seneler once vapurda "usume" diye disarida cocugunu doven ebeveyn gibisiniz. Yapmayin. O insan sadece sizden uzaga gidecek. Baska bir işe de yaramaz o mudahale. 

Felsefe kampindaki ayriksiligimi elbette uzun uzadiya yazacagim cunku cagdas sanat savunucusu, pozitif bilim takipcisi birisi olarak bunu yapmak boynumun borcu. Orada da ayrildim evet ama ayni sey degil. Zor ama ayni degil. Pozisyon belirlemek hayatta her akilli insan icin gerekli. Burasi benim yerim demek zorundasiniz. Yoksa yasamak cok zor olurdu. Yapmadiysaniz oluyordur. 

Inandigim seyler var sizin inanmadiginiz. Soyleyince ben ya da yazinca kizdiklariniz var. Sizin inandiklariniza inanmiyorsam ben, kizmiyorum. Anlamaya calisiyorum. Insanlari ve seyleri oldugu gibi kabullenmekte gucluk ceken bir toplumuz. Hep oyleydik. Ama varolan ortam bu durumumuzu bir guc olarak kullanmaya baslayinca teslim olduk. Tutuculuk tam olarak da boyle bir sey. Hic bir sey degismesin istemek, degisime direnmek demek. Sikayet etmekle birlikte (okudugum tweetleriniz orneklenebilir) hayatinizda hic bir sey degismesin istiyorsaniz orada sorun var. Hem de iste tam da orada gercek sorun var. Degisime acik olmak her babayigidin yapabilecegi bir sey degil. Ama yaparsa da bir yolculuktur geri donusu yoktur. Etrafinizdaki insanlarin sabit olmasini beklemeyin. Lutfen beklemeyin. Insanin sabiti farkli bir sey olmali, baska bir insan olamaz. Yoksa durmadan kizgin olur ve dusersiniz. Her kalkis da ayni degildir. Dusmeye alismak keyif almaya baslamak da mumkun ve tehlikelidir. Aman dikkat!!

Akisina yaziyorum bu aksam. Yaptigim yolculuklar gibi biraz...

Birisi bana gelip yasam seklimi, tercihlerimi, davranislarimi onaylamadigini, onun yasam sekline, tercihlerine tuhaf geldigini soylediginde ilk olarak sunu dusunuyorum (once elbette cocuk gibi kalbim kiriliyor. Eh bunu da yaratici muzisyen hassasiyetine verelim); "neden?" Bir insan neden bana sunu demek istiyor; "seni tasvip etmiyorum". Bunu duyunca endiselenmeye basliyorum. Fakat yanlis anlasilmasin. Kendim icin degil. O soru beni ehlilestirmiyor (eger amac bu ise). Cunku "sorun nerede?" diye dusunuyorum. Ben kendi yasam seklimden memnun olmasam degistirirdim diye dusunuyorum. Netekim degistiriyorum da. Farkliliklar seni neden rahatsiz ediyor? Sen kendine asil bunu sor. 

Meczupluk sabah 6'da gun dogumuna karsi yol yapip gozlerin kamasmisken renkler ve muzik yuzunden aglayabilmek ise, Ay simdi burada gozumuzun onunde ama sonra nereye gidecek ve nasil olacak diye merak edip o gece uyuyamamak ise, insanlar ne dusunuyor, ne hissediyor gozlemlemeye, anlamaya calismak ise, butun gun sessizlik icinde durmak istemek ise varsin olsun mesela. Once çok seviyorsunuz o insanı, sonra? Siz birbirinize yalanlar soyleyip duruyorsunuz kirmamak adina. Kotulukler yapiyorsunuz kendinizi korumak adina. Olmadiginiz insanlar gibi gosteriyorsunuz ve o kimliklerin icine sigamayip huzursuz oluyorsunuz. Yapmayin. Uzmeyin boyle insanlari. Birakin diledikleri gibi yasasinlar. Kime ne zarari olabilir boyle yasamanin?

Bana diyorsunuz ki bazen cok icten yaziyorsun. Icten yazmiyorum, icten yasiyorum. Icimden de yasiyorum. Yasadigimi da oldugu gibi aktariyorum. Gecen gun bir arkadasim dedi ki (hic tanismadik ama suretini tanimadan sevdigim birisi. Yazisarak anlastigimiz bu) "cok sicaksin, aileden biri gibisin". Elbette herkesle oyle degilim. Insanlarla iletisme seklimiz halimiz var. Gecirgen olmak istiyorum ben. Hayatta tek derdim bu. Cogunuzun degil. O yuzden kiziyorsunuz bizlere. Kizmayin. 

Yoldan geldim biraz uyudum ve sosyal medyada sikayette bulunuyorum. Olduramadim burada tuttaramadim diye. Piyanist oldum. E bir Fazil Say degilim sizin icin Kerem Gorsev de degilim. Neyim ben, neyim? Nasil bir piyanistim/muzisyenim? 5 tane album dizdim rafa arkadasim bir dinlesen, aslinda cevabi orada var. Hepsi de birbirinden farkli muzikler. Caz mi? Pop mu? Ne? Butun hayatini uretime adamis birisini anlamaya calismanin daha basit bir yontemi var midir? Ustelik de gercek birisi olmaya calisiyorsa. Tabii kisinin uretimini izlemek/dinlemek nasil birisi oldugu konusunda birebir fikir vermeyebilir, ama varligina saygi duymanin on kosuludur. Ama sanirim o karsilasmanin duygusundan korkuluyor. Ya seversen? Ya sevmezsen? Nasil soyleyeceksin? Halbuki ikisi de mumkun. Biz bunlari biliyoruz da yapiyoruz yaptigimizi. Sevip sevmemen degil bu hayatta onemsedigimiz, aslinda basitce merak etmen. Sen merak etmiyorsun ya bu hayatta biz ona icerliyoruz. Biz kim? Sen biliyorsun kim? Biraz motivasyon, azicik durtu. Hep ayni seyleri dinleyip, ayni yemekleri yiyorsunuz. Ayni muhabbetleri yapiyorsunuz. Sonra bize kiziyorsunuz. Kizmayin. Merak etmek yasamin dogasinda var. Ayni duygulari degil baska duygulari ortaya cikartacak islere de bakmak lazim degil mi? O insanlarin cogu (herkesin samimiyeti icin konusamam) gercekten urettiklerini uretmek istiyorlar. Oraya birakmak istiyorlar, sen belki dinlersin, gorursun, farkli bir sese bir ara kulak kabartmak istersin diye. 

Butun bu yazdiklarimi tabii ki cocuklugumdan beri birlikte yasadigim dunyanin en guzel heykellerinden biri olan "Akdeniz Heykeli"nin kolunu kiranlar yuzunden de yaziyorum. Ayrica kadina politik baski altinda siddet uygulayip yok edenler, cocuklara taciz tecavuz edenler, konser salonlarini yok edenler, okul sistemini degistirenler, cocuklari isci olarak kullananlar... Yuzunden de yaziyorum. Twitter'a "korkaklaaaar, hainleeeeer, onun bunun cocuklariiii" yazmak yerine uretken olmaya calisiyoruz. Yine bize, hep bize (kendinize) zarar vermek istiyorsunuz. Biz de kiriliyoruz... Kiriliyoruz... Otuz bin parcaya bolunuyoruz iste ne yapalim? Elden bu geliyor. Beni istemiyorsunuz burada. Her gecen gun daha da fazla istemiyorsunuz. Ben de ortamlara yazdiklarimi laf olsun diye yazmiyorum. Rahatlamak icin diye degil. 15 gun uzaklara "oyle olsun" diye gitmedim. Dusunuyorum, anlamaya calisiyorum. Biraz da kabullendim artik. Bu konuda israr etmek cok manali gelmiyor. Alternatifim kalmiyor. Goruyorum. Hissediyorum. Turkiye bana "git" diyor. 

Bugun feribottayken yine fiziken tanimadan ama sevdigim bir arkadasim (izniyle) bana "algıladığım kadarıyla sende çok güçlü dünyayı daha iyi bir yer yapma güdüsü var. Yoruluyorsundur. Belki de besleniyorsun bundan..." yazdi. Ben de dedim ki "Dunyayi kendim icin yasanilir bir yer kilmaya calisiyorum". Daha iyisini de bilmiyorum. Durumum budur.

Bu ayin hemen başında onlarca sene sonra hayatimin ilk aski ile iki saat süren kısa bir buluşmam oldu. Turkiye'de yasamiyor. Sanat tarihcisi bir bilim adami. Cok sarsici ama aydinlatici bir deneyimdi. Bazi insanlar sizin siz olmanizi saglar ya. Onun benim uzerimde sagolsun boyle bir etkisi vardir. Bana soyle bir mesaj yazdi bulusmamizin ardindan (affina siginarak) "Yolundan hic vazgecme olur mu? Seni nereye gotururse gotursun. Senin gibilerin durustlugu sayesinde dunya daha guzel bir yer. Icindeki cocuk seni hep koruyacak ve canli tutacak". Sonucta koklerim, erken gencligimi taniyan zamaninda sevmis, kollamis birisi. Ciddiye aliyorum. Ve belki de isime boylesi geliyor.

Birakin ozgur ruhlari ozgur kalsinlar. Buyumesinler. Lutfen. Korkmayin onlardan gelmiyor zarar. Ozgurlesemeyenlerden geliyor o ofke. Bas edemedigimiz. Icinden cikamadigimiz. 

3 comments:

Anonymous said...

git-me kal, ne olursun....

themonk said...

"normal" nedir ki? çoğunluğu normal kabul ediyorsak normal olmayan insanlar olmasa hayat ne kadar sıkıcı olurdu.

nadirfaruk said...

yeniden okumak gerçekten yardımcı oldu:)... dahası şiirleri okumak da...