Muzik:
bu ara James Blake.
Hep bir seyler ariyorum muzikte yeni. Arayan da bulurmus belasini o ayri konu.
Ama burada durum farkli. Bazi insanlar muzik yaparken ne dusunuyor en cok onu merak ediyorum, muzikten, muzigin kendisinden cok.
Ben 2011'de Italya'da yasarken denizden 1400 m yukarida, Fiuggi'de arkadassiz, sevgilisiz, ailesiz, sadece daglara, agaclara, ground zero ses icinde bakarken, siz baska hayatlar icinde yasiyordunuz. Niye gittim oraya o kadar zaman, bir suru probleme katlanmak pahasina hala bilmiyorum? (yalan yalan, aslinda biliyorum!). Bknz. Eylul - Aralik 2011 Blog yazilarim. Tek bildigim ne zaman modern hayata dogru, yani Roma'ya dogru yola ciksam iki sey dinliyordum. Birisi James Blake'in dayaktan beter debut albumu, digeri de bir o kadar basa bela David Sylvian's album Sleepwalker. Bastan asagiya, soldan saga defalarca devamli dinledim 3 ay boyunca bu iki albumu. Elbette Istanbul'a donusumde sarki albumu kaydecektim kafam karman corman (neyse ki her zaman!). Bin sukur.
James Blake yeni album yapti Overgrown diye. Once kufur edip sonra sarilasim var kendisine. O kadar. Kiskanclikla karisik sevgi, hasetle karisik ask duygusu icindeyim yeni albumu ile ilgili. O nasil bir zaman kullanimidir? Nasil bir ustuste, ozenle sermek melodileri ve efektleri arkasindan oradan buradan gelen? Nasil sadece uc kelimeyle kolundan bacagina tuylerini diken diken etmektir? Ayiptir. Gunahtir. Biz de insaniz. Iki kulagimiz var sadece. Bu basitlik(!) sinirimizi bozuyor James. Dur artik!
Muzik nereye gidecek diye endiselenen salak kafalara cevap veriyor Blake. Boyle bazi seyler var muzikte yaptigi ben duygularimi kelimelerle anlatamiyorum. Bir tanesi Retrograde parcasinin icinde ilk defa "Suddenly I am hit" dedigi yerde yerlestirdigi synth sesi, gittikce yukselen, tanidik (80'lerden) ama yeniden programlanmis, kisilestirilmis o ses! O ses!!! Kafami gozumu sokmak istiyorum o sesin icine ben ilk duydugumdan beri. Bayagi fiziksel oluyorum. James bagirirken sytnth asagi hareket ediyor cok kuvvetli bir sekilde, ciddi bir dissonans ile. Of! Boyle bir guzellik yok. Ikinci geldiginde "Hit" kelimesi artik bagirmak istiyorsun aaaaa..........! O ses'e dokunmak istiyorsun. Ama sonra, hop, yokoluyor synth'ler. "Mmmmm... "vokali geliyor yeniden hic bir sey olmamis gibi. Ayip yani!
Zaten Life Round Here parcasinin sozleri yeter.
"Part time love is life round here
We never done...
Everything feels like touchdown on a rainy day.
Part time love is life round here
We never done...
Now we're at square one
And we waited too long
So we're back to square one
We never done..."
Defalarca soylemek istiyorsun birlikte, "we never done...." demek istiyorsun. "Everything feels like touchdown on a rainy day" diye kivrilmak istiyorsun muzikle ama 5-6 tekrardan sonra 'Everyt...." deyip birakiyor iste kendisi. Nedir yani? Bir daha, bir daha... Kac kere?
Digital Lion parcasinda, 3.11"de "Digital Lion" dedikten sonra bir korna/trompet sesi gibi bir ses sokuyor, acayip yuksek volumde ve enerjide, sokakta yururken kulaklikla dinliyordum, korna sesi zannettim durdum kaldirimda. Oyle beklenmedik bir ses ve nasil bir cesaret? Pop albumu bu sonucta. Ayip James. Yapma bize boyle numaralar!
Muzik bir yone dogru evriliyor. Siz direnin isterseniz ama benim kulaklarim acik. Acayip adamlar var genc, heyecanli, yeniden programlamak istiyorlar duyduklarini, yeniden farkli birliktelikler kurmak istiyorlar turler arasi, stiller arasi. Direnmemek lazim. Direnmeyin! Bu adam 1988'li, yani 25 yasinda. Ben bir cesit populer muzik dahisi oldugunu dusunuyorum bu yasta birinci albumunun sokunu atlatamadan ikinci albumu ile de ezber bozdugu icin. Hazirola gectik dinliyoruz kendisini. Seviyorum. Heyecanla bekliyorum neler yapacagini daha gelecekte.
Ses'in kendisi.
Ses.
No comments:
Post a Comment