Saturday, October 27, 2012

Arti+k

Tam iki ay oldu yaşamamaya karar verdiğinden beri.

Artık yasını tutmayacağım. 



Zaten yolcudur abbas...

...

Kız kulesi gibisin
Vapur düdüğü 
sanki
Martılar 
gri yer gök beyaz.
Kırmızı bulutlarda Ayasofya ihtişamı.
Martı gözünde gördüm seni
en son 
(sonunda)
.

26/10/12.

...

...hepimizin akıllısı senmişsin.

Tuesday, October 23, 2012

Merdiven


Mardin'de hala ucurtma ucuruyorlar!
Disarida deli gibi bir yagmur yagiyor. Gok gurultusu. Simsek. Firtina. Yagmur. Yagmur. Yagmur. 

Gecenlerde bir cagrisim sebebiyle nereyede koydugumu bulamadigim, ama gozumden irak olmasini arzu ettigim bir seyi bulmaya calistim tum gun. Benzeri seyleri koydugum kutulara baktim ettim, yok. Bulamadim. Gece gec saatte eve geldigimde ertesi gunu albumun gitarlari calinacak, anneannemin vasiyetini yerine getirip spontan bir parca yazabilir miyim acaba dusuncesiyle yatak odamdan acilir kapanir merdiveni getirdim, kutuphanedeki ust rafa ulasabileyim diye, bir basamak ciktim. Elimi rafa kaldirirken gozume Oruc Aruoba'nin "Kesik Esintiler" isimli siir kitabi ilisti. Kitabi bana bir arkadasim dogum gunumde almisti uc bes sene once. Uzun zamandir oradaydi, unutmusum. Hala merdivenin uzerinde, uzanip kitabi elime aldim ve rastgele bir sayfasini actim. Acar acmaz karsima cikan ilk siir suydu:


EL
IN

Hic 
durmadi 
kipirtisi:
             (teneke teneke
              su)

sizliyor
bezgin
beynimde. 

Elimde 
kalem
im - 
            (ot ot 
             esinti)

huzursuz
us-
sus
uz.

*

Takamazlar.

Neden
gezer
im?

Civata parmak
tornavida kol
amortisor ayak - 

yuru
patirtili 
suru

isim yok senin
le.

*

Elin
le - 

elem
im. 

Okudum siiri. Bir daha okudum. Merdivenin uzerinde. Sonra gozumu asagiya indirdim kitaptan onumde ne dursun? O sey! Rafa kaldirmisim cunku boyum yetmiyor. Gozumden uzaga iste. 

Sasirdim tabi. Ama sasirmadim. 

Sonra anneannemin siir kitabi yan raftan cikti. Hala merdivenin uzerinde uzandim. Aldim. Icini actim. Bir kac icimi burkan siirden sonra on yuzunu okudum, hala merdiven basamagindayken. 

14.07.1996
Calismaktan yorulan
uykusunda durulan
Selen'ime siir gibi guzellikler
zirvedeki basarilar dilegiyle
sevgiler, sevgiler, sevgiler.
Anneannen

(imza)

[Uykusunda durulan...] 





Bazen boyle olur bana. Acigim boyle seylere. Hayat boyle kucuk oyunlar yaptigi zaman hosuma gidiyor. Ama bazen  cok absurd seyler de oluyor. Mesela Pazar gunu seyrettigimiz bir filmdeki karakterden "Bully" (Zorba) kelimesine taktim. Bir insan neden boyle seyler yapmak istesin? Taktim kafaya. Pazartesi sabahi Bebek'e gitmem lazim, dusune dusune kelimeyi geldim mekana. Isim erken bitti, bir kahve alayim dedim, yolda yuruyorum. Karsimdan cok iri yari bir adam geliyor. Yol ancak iki kisinin zar zor gececegi kadar genis, adam bana soyle bir bakip hizlanmaya basladi, kafasini one egdi, bilerek isteyerek canimi acitmak ve yikmak amaciyla tam uzerime dogru cullandi. Sanki ben gorunmezim! Herkesin gozu onunde. Ben de adami itmeye calistim, 'ne yapiyorsun?' diye bagirarak. Iterken bir gozgoze geldik, aynen yoluna bul-dozer gibi devam edip kimseyle konusmadan yurudu gitti. Herkes sok oldu. Ben oyle kalakaldim! Bully mi istiyordun? Al sana Kabasakal!!!

Bir kere de Korku diye bir kitap okumustum. Korku beyinde nasil algilara yol aciyor, fiziksel ve duygusal degisiklikler, beyin hareketleri v.s... Icimden 'ya ben hayatta hic bu kadar korkmadim galiba' dedim. Aksamina bir arkadasimin bekci kopegi ustume saldirdi. Ama cok yakin temastan. Kurt/Sivas Kangal karisimi bir kopek. Agzinin icini dislerini gordum havlarken yuzumde, oyle diyeyim. O kadar cok korktum ki! Anlatmam mumkun degil!!!

Bir zamanlar keyfimin pesinde ilk defa Graz'a gittigimde heyecanliydim! Subat ayi dunyanin en guzel yolculuklarindan birini yaptim Viyana'dan Graz'a, trenle. Yol boyunca surekli Fleetwood Mac'in Dream parcasi caldi durdu aklimda. Deli olacagim. Ayni sekilde Graz'da da. Sabah kalkiyorum, yolda yuruyorum "thunder only happens, when it's raining...". Sonra en sonunda gece yagmur yagdi inceden. 'Yuruyelim' dedim, 'seker miyiz? erimeyiz.' 

Yagmur. Yagmur.  

{Tomasz Stanko'dan Tales for a Girl dinlemeli arka fon'da}

Monday, October 22, 2012

Kayit Gunlugu 03

Cenk Erdogan ile gitar kaydedecegiz...

Butun bir hafta hastaliktan kafayi kaldiramadim. Benim bunye boyle. Ekim dedin mi zaten dagilir. Herkes grip olur, benimki iner gogsume, antibiyotik almadan o yataktan kalkilamaz! Pazartesi ogleden sonra bogaz agrisi ile baslayan grip durumu acilen atesli hastalik oldu. Dersler iptal! Hayat durdu. Kayit da yerinde saydi tabii. Carsamba gunu Acil'de serumlar, ilaclar aksam konseri calabildim Alt'ta ama kayit icin Sali demistik olamadi. Persembe gece? Hala olacak gibi degil. Pazar'a kalsin dedik. Iyi ki de demisiz.


Cenk'in kendi mekaninda calarken fotografi yokmus. 
Demi misafir olamadi! :)
Bugun ogleden sonra heyecanla Cenk'in Uskudar'daki studyosuna gittim. Orada kaydedelim dedik rahat rahat. Hic bir sey tasimak gerekmesin. Cenk Demirhan da gelecek dedi. Ooo yasasin, dis kulak! Parcalarin kayitlari elimde, aldim Besiktas'tan simitciden bir catal, bindim motora, gunes ve guzel hava esliginde mis gibi vardim Uskudar'a. Cenk'in studyosu ufak ama cok kullanisli. Icini de cok zevkli dosemis. Ev gibi. Rahat. Hele babasindan kalma bir antika kapi asili duvarinda, gercekten cok guzel! Gittigimde Demirhan benden once gelmisti bile :) Kahveler icildi, muhabbet... Haydi dedik baslayalim.



Ilk olarak hepimizin favori parcasi ile basladik kayida. En cok orasina burasina gitar calinmasi gereken parca. Mis gibi oldu sonuc. Protools kumanda da Demirhan vardi. Ben rahat ettim keyfini cikardim heyecanimin. Keske bu korkunc hasta sesimle pilot vokal soylemek zorunda kalmasaydim ama. Komik oldu, sadece 5 nota soyleyebilince! Her sey iyi gidince, keyiflendik.

Protools kumandani! :)
Sonra zordan kolaya kayitlar devam etti. Cenk'in calmadigi gitar kalmadi evde galiba :) Demirhan gidince Protools kumandani ben oldum. Kayitlari ben yaptim, Cenk caldi. Cok eglenceliydi. Insan kendi muziklerini biliyor olunca kolay oluyormus mudahale etmek tabii kayitlara. Projede bir kayit yapmamisligim vardi. Onu da yapmis oldum. Parcanin tekine cok tatli bir solo caldi Cenk. Mutluluk.

ZEYNO!
Arada Pizza yendi tabii mecburen. Arkasindan en onemli misafirimiz geldi. Beklenen misafir, Cenk ve Muruvvet'in kizlari Zeyno. Bibi ablaya geldim diye girdi iceri! Adimizda Bibi kaldi kafasinda Zeyno'nun artik ne yapalim. Hastasiyim kendisinin gercekten!!!

Sonra kayitlari bitirdik ve Cenk baska bir kayida dogru yola cikti gece gece. Beni de karsiya birakti. Yagmur yagdi yagacak bir hal var. Simsekler cakiyor, gok gurultuleri... Evin onunde taksiden indigimde saganak yagmur basladi. Cok guzel bir histi.

Eve gelirken yolda Cenk 'kayitlarin oldugu Harddisc'ini aldin mi sen?' dedi? Cantama bile bakmadim. Cevap belli. Bir Selen klasigi...



Kayitlar orada kaldi :)



Sunday, October 14, 2012

Zen ve Sarki ayni anda olmaz!


Yeni teorim bu! 

Simdi varsayalim bir sarki dinliyoruz, kulaklik kulagimizda. Yuruyoruz bir yandan da.. Zen ustalari der ki 'zamani oldugu gibi yasa'. Orada oldugun ani yasa. Oncesi ve sonrasi yok. Hele oncesi zaten yok. O senin kafanda... Oldu bittiii, coktaaaan, ohoooooo gitti bile! Ama sarki dinliyorsun ve yuruyorsun. Sarki ilk duydugun an'la butunlesik bir sey. Bildigin nostaljik duygular uyandiriyor. Ilk duydugun andaki kokular, mevsim, yanindaki insan, uzaktaki insan, duygusal durumun v.s.. v.s..

"That is why I have been harvesting this anger deep inside. That is why I am still trying to change your mind..."


Duymusum bunu, aklima yer etmis bir kere. Aaa... demissin, ne guzel ya? Simdi bunu bir daha duydugunda istersen yuru, istersen kos... Oyle caaat diye aliyor seni ilk duydugun an'a goturuyor. Nasil olacak ben sirada o zamana aitmisim gibi hissedecegim, konsantre olacagim.


Ya da bir melodi...

Mumkun degil. 

Zen ile muzik bir arada biraz zor. I-ih! Olmaaaz... En iyisi o an'da varolmak istiyorsan hic muzik dinlemeyeceksin. Ya da durmadan yeni bir seyler dinleyeceksin.

Hmmmmm........ (her zaman yeni muzikler dinleyeceksin!)

Hem ben niye boyle mutlu parcalar yazamiyorum ya? 


'Change Your Mind' by Alan Hampton


"I was hoping that you'd notice / I was hoping that you'd see / Now I'm starting to get bitter / You're unimpressed by my good deeds." 

Vallahi seviyorum ben bu adami!


Tuesday, October 9, 2012

I really don't know the clouds at all!

Both Sides, Now (Joni Mitchell)

on the road...
Bows and flows of angel hair
And ice cream castles in the air
And feather canyons everywhere
I've looked at clouds that way

But now they only block the sun
They rain and snow on everyone
So many things I would have done
But clouds got in my way

I've looked at clouds from both sides now
From up and down, and still somehow
It's cloud illusions I recall
I really don't know clouds at all

Moons and Junes and Ferris wheels
The dizzy dancing way you feel
As every fairy tale comes real
I've looked at love that way

But now it's just another show
You leave 'em laughing when you go
And if you care, don't let them know
Don't give yourself away

I've looked at love from both sides now
From give and take, and still somehow
It's love's illusions I recall
I really don't know love at all

Tears and fears and feeling proud
To say "I love you" right out loud
Dreams and schemes and circus crowds
I've looked at life that way

Oh but now old friends are acting strange
They shake their heads, they say I've changed
Well something's lost but something's gained
In living every day

I've looked at life from both sides now
From WIN and LOSE and still somehow
It's life's illusions I recall
I really don't know life at all

I've looked at life from both sides now
From up and down and still somehow
It's life's illusions I recall
I really don't know life at all
...

She was only 25 when she wrote this song! I am hoping to be able to write 'one song', before I am gone for good...

Monday, October 8, 2012

Ekim.

Bugun yagmurla birlikte resmen Sonbahar geldi. O kadar cok unuttugum sey var ki bu sehir ve sonbahar iliskisi ile ilgili. Toputopu bir sonbahar uzakta kaldim ama sanirsin her sey yeni! Trafik. Insan kalabaligi. Sezon kosturmasi. Toplantilar. Telefonlar. Konserler. Insanlar. Her yere surekli gec kaliyorum...

Okul acildi! Yine, yeni ve yeniden. Verdigim derslerde bir farklilik yok. Hepsi eskiden verdigim dersler. Yine de bir sene ara verdikten sonra hamlasmisim. Cabuk yoruluyorum. Ne kadar zor bir is oldugunu unutmus vucudum. Ve kafam!

Album calismalari yavas yavas devam ederken bazi konserler ve bir panel var ilgilenenler icin paylasayim en iyisi dedim. Bu mevsimde benim bagisiklik sistemim sov yapar! Bir takim erken ariza ornekleri vermeye basladi bile. Umarim bir aksilik olmaz da asagidaki programi gercekten birlikte paylasabiliriz. 

10 Ekim Cafe Mitanni - 21.00
Selen Gulun Trio su ekiple caliyor. 
Ben, Elektrik Piyano, looplar ve vokal
Demirhan Baylan, Elektrik Bas
Cengiz Baysal, Davul
Albumden daha yeni kaydetmis oldugumuz parcalari calacagimiz bir konser olacak. Bir nev'i goz kirpmalar. Album bambaska bir sound ile geliyor aslinda. Bu sadece bir yansima. Ve tabii ki Surprizler'den parcalar (Demirhan varken bir Cennet calmak lazim!) ve bol bol tamamen dogaclama seyler de calacagiz. 

11 Ekim, Aksanat, 22. Akbank Caz Festivali programi dahilinde Panel: Turkiye'de Caz Egitimi. 
Moderator: Tuncel Gulsoy
Konusmacilar: Seda Binbaşgil, Ben, Baki Duyarlar ve Hülya Tunçağ.

17 Ekim, Alt. Caz - 21.00 
Selen Gulun Trio su ekiple:
Ben, Piyano
Alper Yilmaz, Elektrik Bas
Cengiz Baysal, Davul

Alt. yeniden hayata donuyor. Cok sevindirici bir haber ve bu sefer gelismeler umut verici! Mekana seve seve destek veriyoruz. Icini disini bir guzel yaptilar. Sahne ve icerideki alan buyudu. Tuvaletler yapildi. o aptal sub-bas'lar kalkti. Hatta gidip Piyano baktik onlar icin Ayse Tutuncu ile caldik ettik. Guzel bir yer olacak. Yarin acilisi var 7-9 PM arasi. 

Biz Alt'ta Answers albumu ve benzeri parcalar ile Piyano Trio konseri calacagiz. Sarki soylemek yok! Caz calacagiz. Surpriz parcalar var ve bazi denemeler olacak. Dinleyiciye yeni. 

Mojo performanslari olacak ama henuz gun konusu netlesmedi. Belli olunca paylasacagim. 

Kasim'da ve sonraki konserleri yeri geldikce takvim olarak paylasmaya devam edecegim. 

Kendinizi sicak tutun. Hava ne guzel ya diye acilip sacilmayin. Valla hasta olursunuz!

Yakinda gorusuruz ;)

Friday, October 5, 2012

Kayıt Günlüğü 02

25 Eylul

Müzik Evi bugün coşuyor. Gidenler gelenler, bir sürü müzisyenler. Dışarıda avluda yeni hasır sandalyelerimiz var. Artık bildigin çayhane :) Biz kayıttayız. Açık kayıt gibi oldu. Isteyen içeri gelip dinliyor, çıkıyor. Kapımız herkese açık. 

Your star ve Kimbilir? arka arkaya kaydedildi ve bitti. Bugün çabuk ilerliyoruz. Herkes dinlenmiş. Arada şöyle şeyler oluyor kayıtlar dinlenirken :) 


Arkasından Kırmızı Şapka'yı kaydettik Ediz ile. Demirhan dinlendi birazcık. Her şey yolunda gitti. Ediz perküsyonları da kaydetti üstüne. 


Fotograf: Beril Yarkin
Şimdi sıra hazırlanmış loop uzerine Fruitful kaydetmeye geldi. Sözlerini Ayşe Ayaşlı'nın yazdığı, benim içime dışıma dokunan bir parça oldu bu. Denedik. I-ıh. Memnun değiliz. Bir şeyler daha olabilir. Ama ne? Henüz bilmiyorum? Düşünüyorum. Derken Cengiz Baysal geldi. Cengiz gelince muhabbet oldu tabii. Gülüşmeler, kaynaşmalar... Seda uğradı bir ara, Beril geldi resim çekti. Aile ortamı ve rahatlık. Dışarısı  hala müzisyen ve muhabbet kaynıyor! Duyan gelmiş gibi bir durum var.

Ediz gitti, Cengiz kuruldu. Cengiz'le provalı olduğumuz Senden Başka ve Sadece parcalarını hızla kaydettik. Sonra bir Fruitful da onunla kaydettik. Uğraştırdı bizi hain parça! Sonra dedik gecenin bir yarısı fırsat bu fırsat biraz takılalım. Kafa göz yaralım. Çok güzel oldu, hem rahatladık, hem de güzel bir kapışma kaydettik. Kullanır miyim? Kullanırım. Ama nasıl olacağı sürpriz olsun. 

Bir de anneannemin bu albüm için vasiyeti var. Şiir kitaplarından bir şiir seçeceğim şarkı yapmak için. Hastanede rica etmişti yapar mısın diye, gitmeden bir süre önce. Başımın gözümün üstüne...
Fotograf, Beril Yarkin. Soldan saga: Demirhan Baylan, Cengiz Baysal, ben ve Berk Kula.

Parçaların üzerine yaylı ve nefesli gurup aranjmanları eklenecekleri var. Daha Cenk Erdoğan gelip 3 parçaya Gitar çalacak. Iki parça daha var benim sadece çalıp söyleyeceğim. Onlar için Piyano bekliyorum. Olacak bu iş. O stüdyoya Piyano da girecek :) 

Bu hayatımdaki kendi adima 6. albüm kayıdım. Bir de arada Berlin'deki kayıtlar var daha ortalığa çıkmayı bekleyen. Güzel bir işe başladık. Hayatımda ilk defa prodüktörlüğünü bile kendim yapıyorum bir albümümün. Kayıt esnasında zor oldu aynı zamanda dış kulak olmak. Ama süper deneyimdi. Bundan sonrasi süs püs. Fantazi. Harika bir süreç ve henüz daha yeni başlıyor...

p.s. Pek caz albumu beklentisine girmemek de fayda var ;)

Thursday, October 4, 2012

Kayit Gunlugu 01: Henuz herseyin baslangici...

24 Eylul- Pazartesi
Mila sen ne tatli seysin!

Surprizler albumumden sonra (2005) yeniden sarkilarimi kaydediyorum. Yazdim, cizdim, aranjmanlarini da yaptim. Hazir(d)im! 




Tum ekip bulusmamiz tahminimizden zor oldu. Insanin kayit mekani kendisinin olunca kapiyi kendisinin acmasi gerektigini unutabiliyor! :) Ozellikle bir gece once yoldan geldiyse ve hala son dakikada nota yetistirmeye calisiyorsa! Kapida kaldi Berk Kula. Yalandan kapris yapti, odumu kopardi. 
ses bir kii de-ne-me!


Ben geldigimde zaten gec kalmistim. Berk'le "amaaaan dedik, yuru yemege gidelim". Ediz Hafizogullari o sirada davullari getirdi yerlestirdi. Derken Demirhan Baylan geldi ve takim toplanmis oldu. 
Yerlesme, muhabbet... Muzikler dinleniyor. Set up tahmin ettigimizden kisa surdu. Mekanda album yapmak uzere ilk hucum kayidini ben yapiyor olacagim. Cidden cok heyecanlandim. Her seyin ilki! Davul setup'i cok havali oldu. Ediz'in eli sakat ve bir gun once mide kanamasina benzer bir sey gecirmisti, ama bilen bilir kendisini. Nesesinden hic bir eksilme olmamisti maasallah! Serhat Ersoz Nordstage 2'sini  yollatmisti sagolsun, sesler daha yeni, şıkır şıkır filan diye. Kendi de ugradi kurulmaya yardim etti, iyi enerjilerini birakip gitti bizlere. 

Bu arada dunyanin en acayip ve iyi huylu 'davulcu' kopegi Mila, gercek bir muzik severdi! :)


Derken dinleye dinleye en begendigimiz ve zorca olan parcadan baslayalim dedik ve... 

Bambaska. 7/8+5/8 bir parca. Provasini yaptik. Bir kac take. Oldu bile. Neselendik. Devam. 

Butun bunlar. Mis gibi, piriltili bir take daha. Devam. Bu parcaya yaylilar eklenecek. 

Biraz prova ve sonrasi aciktik! Muzisyen adamin en onemli problemi!

Yemege Ediz bizi harika bir yere goturdu ama ismini yazmayacagim. Bazi mekanlarda bize kalsin degil mi ama? 
Berk'in varolan en 'icten' resmini ben cekmis olabilirim! :)
Bir daha deneyelim dedik o kadar 'icten' olmadi :)




Sonra Ozkonak'a tatli yemege. Seval de katildi bize. Yedik tatlilari!













Donuste dedik 'zaman var yarin'. Your star ve Kimbilir? parcalarina biraz bakip ertesi gun  kaydetmeye karar verdik. Hazir bunlar! Haydi herkes evine... 
Ertesi gun devam etmek uzere ayrildik. 


Monday, October 1, 2012