Tuesday, July 20, 2010

Bay Bay Pia.


Kedim öldü. Delinin tekiydi zaten. Sağırdı da üstelik. Bir de utanmadan Piyano çalabildiğini zannediyordu. Diğer duyan kediler gibi... Şu siyah/beyaz Tuxedo Cat denilen türden, yeşil gözlü bir kediydi. Harekteliydi biraz! Evde 24 saat yere bir şey indirip (telefon, çakmak, vazo, cd'ler, kitap, uzaktan kumandalar...) arkasından bakardı. Meğerse düşen şeylerin arkasından ses çıkmıyor diye şaşırıyormuş. Veterinerin yalancısıyım. Halbuki çıkıyordu, yani ben sekiz aydır gece uykumdan üç kere uyanarak onun deneylerinin kurbanı olarak uyanıp eşyaları inatla eski yerlerine geri koyuyordum, o sonra yeniden atıyordu. Sanırım eşyaların düşünce ses çıkardığının tek kanıtı onun için benim uykumdan uyanıp yanına gelmemdi. Selen uyandı, kötü kötü bakıyor, o zaman tamam, maddeler düşünce ses çıkarıyor! Huysuzun tekiydi. Kızdı. Haşindi. Sağır olduğu için kızınca ben anlamıyordu. Öyle suratıma bakıyordu. Hayır, yapma gibi kelimeleri öğrenemediği için işaret parmağımı dik tutarak onu korkutmaya çalışırdım, "bak yapma nıııı..." diye sallardım, ilk iş üç ayağının üzerinde dikelip sağ patisini bana doğru "bak yapma nııı..." diye sallardı. Meydan okumanın bu kadarı! Öyle inatçı, dik. Hayatımda gördüğüm en gıcık kediydi. Herkes kendisini Sağır Kedi diye değil Hiper Kedi diye öğrenmişti. Ortalıkta başka kedi varsa sahibi bana muhakkak "sizinki de biraz hareketli"yi yapıştırırdı. Ben koltukta kitap okurken yerde 120 kere dönerdi. Çok oyuncuydu. Top oynarken topları seslerini duymadığı için nereye gittiklerini tahmin edemediğinden takip edemezdi. Ama süper top tutardı. Bardakları kırardıı. Arkadaşlarımın içki, kahve bardaklarını muhakkak yere düşürüp içerdi. Bira severdi. Sigara dumanından rahatsız olmazdı. Oynarken hiç yorulduğunu görmedim. Sen yorulursan da bileğinden hart diye ısırırdı. Oturmak rahat etmek, öyle kedimle sarmaş dolaş olayım filan yoktu bizim evde.

Öperdi. Saçımı koklayıp çiğnerdi. Kucağıma aldığımda tatlı bir "miyuk" sesi çıkartırdı. Patisiyle severdi. Saklanıp yanından çıkarken atlayıp patileriyle bacağıma pıt pıt yapardı. Tek istediği benimle göz teması kurmaktı. Duyamadığı için gözüyle görebileceği yerlere otururdu. Evin içinde ben arkasında olmama rağmen beni arardı. Miyauuuw (nerdesin?) diye çağırma sesi vardı. Evin içinde beni arayıp dururdu yavrucak, çünkü uyurken yanında trompet çalsanız duymazdı. Sudan korkmazdı, aksine hoşuna giderdi. Elektrik Süpürgesinden, çamaşır makinesinden korkmazdı. İki kere 3. kattan aşağıya düştü bir şey olmadı. Mücadeleciydi. Çok komikti. Ben şimdi bunu bir özledim gideli daha bir gün bile olmadan. Kabını kacağını, oyuncaklarını ne yapacağımı bilemedim henüz dokunmadım yerlerinde duruyorlar. Kumunu da yeni değiştirmiştim üstelik...

Pia! Henüz bir yaşını doldurmamıştın.

No comments: