Neler düşünüyor insan, neler? Bazıları kendisi, bazıları değil. Ama belki biraz kendisi, bazen hiç değil. Karışık zamanlar bunlar. Bu topraklarda zaman hep karışık. Belki de bu yüzden gelip, dönüp dolaşıp geldiğimiz yer hep bu karışıklık. Kabağın, patlıcanın, domatesin tatlı olduğu bu ayçiçek tarlaları. Işıklar, soluklar, kokular....
Ne yalan söyleyeyim arkadaşlarlarımı çok özlüyorum uzaktayken. Çünkü onlarla kurduğum ilişki bana evreni anlatıyor. Hep biraz mesafeli ama biliyorsun ki arada derin bir ilişki var. İlişkiyi tanıman gerekmiyor sadece hissetmen gerekiyor. Akraba değilsen bunu yapmak daha kolay. Varsa vardır yoksa yoktur. Var olmak zorunda değildir.
Evi topluyorum son bir aydır. Bazen aşk mektupları buluyorum, bazen arkadaş. Hep içtenlikle yazılmış sözler, ya da değilse, mektup denen illette sanki belli oluyor yazıda. E-posta gibi değil. Sana yazamadım bir süredir çünkü... den sonra gelen ya gerçek, ya değil. Yalan değil ama işte bu. ya doğrudan olayın kendisi, ya da değil. Çok basit. Zaten aslında konu basit. Ama şimdi işte asla bu kadar basit değil.
Seni dinlemeye gelen insanlar konuşuyor. Dışarıdan bakınca oraya müzik dinlemeye geldiklerini düşünürsün. Hayır, sen çalıyorsun ama onlar hep konuşuyor. Halbuki zaman geçtikçe senin söylemek istediklerin azalmış, bazıları yok olmuş. Hiç bir şey söylemek istemediğin zamanlara gelmişsin belki. Ama o eski şarkılar var ya, o eski şarkılar? İşte yüzlerce mesele varmış seninle ilgili gibi, orada bekleyip duranlar. İlla ki seninle ilişkilenmesi gerekirmiş gibi. Halbuki bizim Anadolu'nun başka meseleleri vardır. Mesela yolları, vadileri, yaylaları, dağları vardır. İlla ki senin anlatman gerekir bir kadın bir adamı sevebilir mi? Severse neden sever? Erkek kadına güvenmezse ne olur? Biri çapkınsa öteki bekler mi? İkisi birden aynı kişiyi sevebilir mi? Konular konular... Aşıklar, sevgililer... Sen sahnede tek başına söyleye dur onlar başka şeyler konuşmaya geliyorlar. Senin hikayen değil onların hikayesi önemli. Yarın birgün müzisyenleri sahneye oturtup kendilerini dinlemeye gelen her dinleyiciyi tek tek dinleme cezası verilse mesela, konserler sanki daha anlamlı geçecek. Çünkü biz sizi duyuyoruz. Çünkü hayatımız dinlemek üzerine kurulmuş bir kere.
Akışına yazı yazmayalı uzun zaman olmuştu. Yazıya kafam daha iyiyken başlamış ayıkken bitirmişim. Nerede kafam iyiymiş, neresinde değilmiş kararını size bırakıyor ülkeden uzağa, dünyanın o uzak köşesindeki doğuya doğru uzanmaya başlıyorum. Özlem de artık benim için ikiye bölündü. Uzaktaki ve daha uzaktakiler...
11.09.16, İstanbul
İrem'le yemekten sonra gece yarısı evde...