karşılanma. karşılaşma. |
Geçen
Japonya gidiş gelişimde uçak yazısı yazamadım. Yazmaya başladım
ama bitiremedim. Onu da ancak döndükten sonra yapabildim ama işte o
da yarım kaldı. Sanırım insan hiç alışık olmadığı şekil
bir karşılaşmayı / karşılanmayı içine sindirmeden yazamıyor. Her şey o kadar çabuk ve çok fazla oldu ki kelimelere dökemedim.
Şimdi
yine gidiyorum. Yaklaşık bir buçuk ay sonra yeniden. Beklenmedik
kendimi de şaşırtan bir çabuklukla. Bu sefer aşağı yukarı neyle
karşılaşabileceğimi bildiğim için biraz daha rahatım ama başka
başka sebeplerle de heyecanlı. Japonya beni başka türlü
karşılayacak(mış) öyle duydum.
Dün
98'de Amerika'dan Türkiye'ye heyecanla dönme sebebim olan işimden
istifa ettim. Artık Bilgi Müzik'te tam zamanlı bir çalışan
değilim. Çünkü pozisyonum daha gençken değeri bilinen
yetenekleri gözetilen, yenilikler ve yaratıcı fikirler danışılan
birisi olmaktan bir çalışan olmaya kadar düşmüştü. Ders yüküm
ise her geçen sene artarak lise öğretmenlerini aratmayacak bir
hale gelmişti. Bu hem üzücü hem de ülkenin içinde bulunduğu
sömürü düzenini net ortaya koyan bir tablo olması açısından
gerçekçi. Ve bana hiç mi hiç uymadığından çalışma
prensiplerimi zorladı da zorladı. Olan işte bu. Şimdi sadece
vermeyi sevdiğim iki ders için tek gün gideceğim okula.
Değişiklik iyidir elbette, yapmak istediğim şeyleri yapmaya
vaktim olacak diye çok seviniyorum. Zaman fakirliği en büyük
sorunlardan biriydi benim için. Elimde şimdi başlasam kaydetmeye
hemen albüme dönüşecek 4 (elbette birbirinden oldukça farklı)
proje var. Şimdi zaman varken o yapmam gereken projeleri, kaydetmek
istediğim müzikleri kaydetmezsem işte o zaman bir de yüzleşmem
gereken yaratıcılık sorunlarım var. Umarım yoktur ve müzikler
ardarda gelir.
Tokyo sokağından manzara. illa yeşil. |
Bütün
yaz can sıkıcı sağlık sorunları ile uğraştık. Geçen yaz da
böyle sağlık sorunlu başlamıştı ama yine bir şekilde gitmek
istediğim yerlerde dolaşarak yazın keyfini çıkartabilmiştim. Bu
sene ben Japonya'dan döner dönmez babamın sağ ayağı ile ilgili
sorunların ortasına düştük. Ne olduğunu anlamaya çalışırken
gittiğimiz hastaneler, doktorlar... Operasyonlar. O sırada da benim
sağ omzumda ani ve şiddetli bir ağrı. Fizik tedaviler.. Bu sene
sağlık sorunu olmayan tanıdığım herhangi birisi yok. Herkes
hastane veya doktor derdine düştü. Daha da çok böyle
yaşayacakmışız gibime geliyor. Her hastalığın sonunda doktorun
stresten uzak durmaya çalışın demesi de pek hoş oldu. Eskiden
asprin veriyorlardı daha kolaydı. Kendileri de psikologlara giden
insanların başkalarına da stresten uzak durun demesi çok gülünç.
Sanki öyle bir şey mümkün artık!
Tokyo'da
aylar evvel bitirmem gereken İtalyan kadın besteciler vakfı Donne
in Musica için yazmam gereken Türkiye'de Cumhuriyet döneminin
başından günümüze kadın müzik yaratıcıları ile ilgili kitap
bölümünü bitireceğim. Sakin sakin çalışacağım. Kolum
yüzünden yüzmem yasak. Piyano çalmam kısıtlı izinli. Hayatımda ilk defa bir yaz bu kadar
tatilsiz ve yüzmeden geçti. Dönünce Kadınlar Matinesi'nin albüm
kayıtlarına hazırlığa başlamam gerekiyor. Bir yandan onun
planlamasını yapacağım. Ama yavaş yavaş... 6 Eylül'de
Tamirane'de Pazar brunch'ı çalmalarına başlıyoruz yeniden,
böylece sezonu da açacağım. Şimdi Eylül'de İstanbul'a dönene
kadar dinlenmek istiyorum. Tapınaklara okyanusa gitmek görmek
istiyorum. Plan program yapmak istemiyorum. Koşturmak istemiyorum.
Doktorların dediği gibi stresten uzak durmam gerekiyor. Türkiye'nin
hali ortada. Oradayken de buradayken de ilgisiz kalmak zaten mümkün
olmuyor ama en azından şansımı denemek istiyorum. Paylaşmak
istiyorum. Anlatmak dinlemek istiyorum. Burada beni heyecanlandıran
karşılaş(n)maya hikayeye dönüşme şansı vermek istiyorum.
Kendimi içine sakince bırakmak istiyorum. Hikaye beni içine aldığı
sürece içinde öyle durmak istiyorum.