Monday, March 26, 2012

Kayip(lar).

Kayiplar insana neler dusundurtuyor. Sabahin 4'u, icmeyecektim o son kahveyi diyerekten oturuyorum. Disarida kuslar civil civil bahar geldi nesesi icinde. Belki de dedikodu yapiyorlardir. Bu zamanda yapmiyorlarsa, eskisi gibi sadece sakiyorlarsa ask mesk icinde, sasarim. 


Cok fazla insan var yeryuzunde. Cok fazla insan var ve birbirlerini gormuyorlar, duymuyorlar. 


Sosyal medya'dan hoslanmiyorum. Sosyallik filan yok onun icinde. Hepimiz kapildik gidiyoruz. Bu yalanlar dunyasina da gercek zannedip alistik iste. Hep ayni seylerden sikayet ediyoruz her birimiz. Yine kimse kimseyi duymuyor ama. Orada anlatilanlarin paylasilanlarin dogruluguna inanmadan bakiyoruz oyle. Toplu paranoya yasiyoruz. Hem inanmiyoruz, hem de inaniyormus gibi yapip uzerine fikir paylasiyoruz. Sevdim, sevmedim diyoruz, herkes herkezin cani, en buyuk dostu. Insanlar sevgi yumagi olmus, ama nedense her yerde savas, ay pardon teror var!


'Sosyal Medya'yi iyi kullanir kendisi' diye yazmislar bu zamane sozluklerinden birinde benim hakkimda. Ozelliklerimden biri olmus yani bknz, piyanist, besteci, sosyal medya kullanicisi. Kullaniyorum, mecburum. Cunku benim sesimi duyurmam icin bazen fazla bagirmam gerekiyor bu ulkede ama yazinin konusu bu degil. Halbuki ben diger arkadaslarimiz gibi boy boy guzel resim cekip her dakika paylasamiyorum. Ozel hayatimdan bahsedemiyorum. Ortalikta olmaktan bile hoslanmayan birisiyim aslinda. Kullaniyorum cunku kullanmami istiyorsunuz. Ama hoslanmiyorum kendim hakkinda konser duyurusu yapmaktan hic durmadan. Bazen insan basitce "selen gulun" yazmaktan sıkılıyor, kendinden fenalik geciriyor. Mesela ozel hayatim hakkinda internet ortamında herhangi bir yazi bulabilir misiniz ya da bir duyuru acaba? Hodri meydan buyurun google search. Bulan olursa gofret vericem. 


Ben cok az insanla duyusmak istiyorum. Onlar da bazen duyulmak istemiyor ya da duymak istemiyor. Saygi duyuyorum, bu onlarin karari tabii ama her bir davranisin bir digeri uzerinde baska bir durum uyandirdigini da unutmamak lazim. "Ben boyleyim" lafina tahammul edemiyorum. Acikca senin icin (ya da kimse icin) yapacak bir seyim yok, degisime acik degilim demek bu. Yersen gibi bir sey. Bazi temel ozellikler disinda insan halbuki cok degisiyor (neyse ki!). Buna acik olamamak, kendini oldugu gibi kabul ettirmek (etmek) icin verilen savas cok yavan. Halbuki insanlar birebir iliski kurmaya basladigi anda degisiyorlar. Bunu gormemezlikten gelmek ya da reddetmek cok sacma geliyor bana. Ya da delikanlica bu iliski tarzindan kacinmak gerekiyor boyle yasamak icin. Harbiden boyle yasayabilen cok az adam gibi adam gordum kendine ve karsindakine durust olabilen. Iki veya uc isim ancak sayarim, ama onu da buradan yapmam zaten. Bunu beceremeyenler de digerlerinin kafasini karman corman ediyor. Boylece suru halinde yalniz kalamayan ama can acisindan edinilmis kendini koruma telasindan yakin iliskiler kuramayan korkaklar ordusu, zamane insani. 


Bazi insanlar hic ilgimi cekmiyor. Bu hayati anlayabilmek icin baska insanlarin deneyimlerine ihtiyacim(iz) var ama anlatilanlari ornekleyemiyorum ben. Kitap okumayi seviyorum cok o yuzden. O zaman ilgimi cekiyor soylenenler. Ne olup bitmis anliyorum biraz daha. Ne olup bitecegini de boylece. O yuzden kitap okumayan insanlarla duyusamayacagimi biliyorum. Kendi sig dunyasina takilmis orada donup duran insanlarla dolu dunyamizda kitap okumayan insani arkadas edinmeyecegim, iste onlar hic mi hic ilgimi cekmiyor. Karar verdim ve bu kararimdan donmeyecegim (belli de olmaz tabii). Facebook cart curt gibi mecralardan ogrenilmis bilgilerle (wikipedia da bazen cok tehlikeli bu arada) insanlar birbirleriyle konusmaya calisiyorlar. Neden kimse okumuyor? Vaktim yok diyor insanlar hep de neye gidiyor o vakitleri cidden? Dunyanin en ucuz eglencesi kitap okumak. Bir arkadasim (?!) "baskalarinin yazdiklari ilgimi cekmiyor" demisti, "kendim deneyimlemek istiyorum hayati". Good luck! Herkes ufak birer robinson! Ha, bu arada robinson kitabevi var mesela harika bir yerdir, Beyoglu'nda. Yoksa kitap, istersin getirirler. 


Herkes buyuk laf etmeye calisiyor, cabaliyor. Ya da buyuk adamlarin laflari'ndan alintilar yapiliyor. Bana o buyuk laflarin cogu zaten zamaninda edilmis gibi geliyor acikcasi. Ah keske oradan buradan alinti yapilacagina (-boyle bilen adamlarin ozlu sozleri siteleri var-) soyleyenin kendisinden okunsa.


Kucukken dayim her gelisinde bize kitap getirirdi. Aslinda biraz devrimci yani agir basan kitaplar. Cocuk kitaplari ama Can yayinlarindan cokca. Dayim buyuklerin icinde en favori insandi benim icin. Kendisi muzisyen olmama da sebep olmustur. O da baska yazi konusu ayrica. 


Okumak iyidir. Hayal dunyasini gelistirir insanin. Kendini yanliz hissetmezsin. Yabancilik cektigin bazi duygularinin binlerce yildir baska insanlar tarafindan da deneyimlendigini gormek guzeldir. Her seyi de yeniden kesfetmek gerekmez. Kendini cok ciddiye almana engel olur, iyi olur, beynin nefes alir biraz, konsantrasyon yetenegin artar. Sagliga da zarari yok. 


Ama ben simdi gelmis yine bunu okuyan birilerine anlatiyorum tahminen. Sen blog okuyan birisi olduguna gore...

p.s. sabah ezani. anneannemi dusunuyorum. bir suru masal anisi. 

Monday, March 5, 2012

Mart 2012- As long as there is a voyage away...


Yine babamin dogum gununde yollara dusuyorum. Bu artik standart oldu. Umarim daha cok uzun seneler yasar da ben de bir suru kez daha kaciririm :)


Yarin sabah erkenden 9.05 ucagi (benim icin erken) ile Kopenhag'a yolculuk. Cok heyecanliyim cunku uzun zamandir hic gitmemis oldugum bir sehire ilk defa gidiyorum. Oradan hemen Malmo'ye gececegim. På Jam klubunun genc ve guzel iki produktoru beni tren istasyonunda karsilayip kalacagim yere goturecek. Sonra donene kadar sunlar olacak:


Fotograf: Beril Baylan 2010
7 Mart, På JamMalmö/Isvec w/ Isa Savbrant (Bas) ve Måns Wikenmo (Davul). 
Konser ve ardindan Jam session var. 


8 Mart, Malmö/Isvec/ Fridhems Folkhögskola'da performans + workshop verecegim 15.00-17.00. 


12 Mart, Kopenhag'da Den Rytmiske Højskole'de 14.00-15.30 arasinda performans+workshop verecegim. 


13 Mart'ta Istanbul'a donuyorum. 
19 Mart'ta Alt'da Ozan Musluoglu ve Cengiz Baysal ile birlikte enteresan bir program calacagiz. Tum albumlerimden derledigim bir program olacak. En guzeli de daha once hic calmadigim ama kaydetmek uzere Haziran'da studyoya girecegim 3 yeni parcami calacak olmamiz o gece. Bu konser Istanbul'da gece saatinde calacagim tek konser Mart'ta. Pazartesi filan ama ilgileniyorsaniz kacirmayin. 


25 Mart, Tamirane'de standart bir Caz kahvaltisi konseri. 80'lerden 90'lardan parcalar da soyledigim bir program caliyoruz orada genellikle. Bu sefer Ozan ve Cengiz'li kadroya Serhan Erkol (Alto Sax) dahil olacak. Ne zamandir calmamistim Tamirane'de. 


**Onemli: 7 Nisan'da Marcello Allulli ve Michele Rabbia ile Borusan Muzik Evi konseri var. Muthis heyecanlandigim bir kadro ve cok surprizli bir konser olacak. Bence not ediniz.


Orada burada bir yerlerde gorusmek uzere... Kalin giyinin. Cunku biliyorsunuz Mart kapidan baktiriiiir... 
:)